Düştü sıcak karanlığından yazdığın mektup gönlüme,
Aklım ha bre malzeme ister,
Soğuk karanlığımda ne varsa çıkardım verdim.
Al harca.
İstersen şekillendir,
Öznesi olduğum fiilden firarîyim.
Cümlem yarım kaldı...
Türküye yatırdı yüreğini,
Uyandı içinde uyuttuğu közler
Süzüldü titrek mum ışığına vurgun pervane gözler...
Gözyaşında,
Yorgun gemici kirpikler
Dudaklarının kıvrımından dökülen içgörüsü,
Zayıf, savunmasız benliği ile
Tahminler öğütüyordu,
Yüreğinin kor değirmeninde...
Huzur ve güven içinde uyurken,
Ah be Hicran,
Nedir bu hâlim,
Bu ne uyuşma arzusu?
Kendi kendimi yönettiğim rejimde,
Yönetime el konulsun tutkusu?
Hurûfî şiirlere göz atarken harfler,
derken tümevarım geçti gözünün önünden.
Şiirin matematiğini kaldırdı attı.
Teneffüse çıkıp, oynayası geldi.
Oldum olası sevmişti kökü k-l-m den gelen kelimeleri.
Kelam işte…
Ne yapıyoruz biz?
Zırhlanışımız soyunmak mı,
soyunmamız zırhlanmak mı?
Sözcüklerden kaleler yapıp,
kale içinde kuyular kazıp,
kazdığımız kuyuya düşmek mi?
Firkatten bâkiye,
Tahvili muamma hüzünler.
Katre be katre dolarken tahammül,
İkircikli iflasa sürüklenen sevdalar...
Çaparız olur,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!