Berduşum, gamınla yitmişim köşelerde
Hicâb eder benden cümle serkeşler
Bahtımdan da kara kör gecelerde
Yokluğun gönlüme katliam eder
Ezan okur müezzin,
Ben çekerim şarabı
Günlerim sensiz hazin
Yokluğun isyan girdabı
Bilinmez, ruhum neden sana adanmış
Sensiz her anımda benliğim budanmış
Sevdam; zatınla yıldızlara dayanmış
Dindir hasreti, yokluğun kerbelaymış…
Gömmek duyguları ta derinine yüreğin
Cehennem narına su diye dalmaktır
Çaresiz kalmak sevdanın karşısında
Zihinden geçen ince bir isyandır
Daim beklersin o gelecek diye
Beklersin ya bilinmez niye
Yüreğime vurur bin bir zelzele
Bıraktım benliğimi sensizlik seline
Değmedi an olsun elin elime
Yüreğin hep ırak oldu yüreğime
Dar’a giderken dilimde duam olsan
Urgan ilmeklerinde benliğime dolsan
Şükrünü bilen imanlı kulsan
Zulmünü ne olur bir durdursan
Baktıkça maziden sana dair bir resme
Gönlümü ateşten cendereye kısarlar
Terk-i cân edip gittiğin o mahzun güne
Kıyamet koptu desem, kifayetsiz kalır
Bırakalım geceyi kimsesizliğine
Sözü varsa o söylesin sessizce
Dinlesin beşer, usulca nasihati
Elbet birileri haykırır hakikati
Bir cansız hatırayla hey gidi günler çektiğimiz
O öğrenci sefaletine atfım olsun bu şiir
Beşevlerin önünden Cebeci’ye yürüdüğümüz
Kaldırımlar şahit, yıldıramadı bizi bu şehir
Ankara, bir devrin bağrına saplanmış paslı hançer
Her köşesinden taşar bir soylu ihtişam
Cennetin tezahürüsün yerin yüzünde
Hürmet ve hayretle herkes eder ihtiram
Eşsiz güzelliğinle tarifsizsin Bursam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!