Tavandan dökülür kireç,
Zerreleri andırır kardan taneleri
Dişlerim dağıldı yere
Kulağımın dibinde nice sivrisinek
Kaşınırken boğazımın dibi
Soğuk bir kayada doğmuşum
annemin hastalıkları böylece başlamış
çocuklar doğarken mi lanetlenir
lanetli mi doğar
Allah'ım
bahar mevsimi sona erdi
Nefretim öksüz kaldı
hamam böcekleri sarınca tavayı
kirli musluğun damıtması
ve gece boyu cinlerin pencereme abanması
çöp konteynırı tütüyor
baykuşlar dallarda ötüyor
Kıyametin ayak sesleri...
duyuyor musun?
bir an önce buralardan gitmeli...
gitmeli gitmeli...
ölümün kıskacı
varlığın sonu
Kıyamet kopmaya başladı
kaç bin yıl sürecek kim bilir
kasabaya yeni adamlar gelir
kahvehaneler boş
köpekler cılız
sıcağın soğukla buluştuğu yerde
Sen beni hangi yaşımda bilirsin?
bebek isem dergahında
cehennem kapısını örtmelisin
avuçlarının içerisinde yürüyorum
emziğimi ısırıp ısırıp
bastonuma dayanana dek.
Gerildi uçurum köprüsünün halatları
sürünce dört nala susamış atları
amansız korkudur şiirimin satırları
duymayacak mı kimse bu naraları
Kundağıma kan bulaşmıştı
göbeğim kör bıçakla kesilirken
hiçbir şeye sahip olmamanın rahatlığı
kuş tüyü kadar hafif
dünyadaki payım size kalsın
engereklerden kaçıyorum
Zihnimin içindekiler odaya dağıldı
artık duvarlar bile kirli
yağmur suları pencere ısırığından sızıyor
yarasanın biri durmadan dönüyor
korkunun tarifi yaşantıdır
gözlerimi yumsam
soğuk sözlerinle üşüdüm
bakışların buz kesince
bir çıra gibi söndüm
ayaklarımı hissetmeyince
yürüsem çöllerde
gündüzlerde gecelerde




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!