Sokak lambaları yanıp sönüyor
ruhumun korkuları büyüyor
avuçlarında eridim
gözlerinle dirildim
beyaz çarşaflar dansa surdu
rüzgargülü evimizi vurdu
Muamma yumağının tüyleridir insan
zulme susan nefretini merhamete kusan
koşuyorum uçurumdan atlamaya
niyetim tükendi sizinle kalmaya
hasret kalınca damlasından suya
pencereden bakınca Tanrı mı görünmeliydi
bir gözü kadın diğeri erkek
ayetler ölüm şiiriyle tefsir edildi
hiçliğin güzelliğine eşdeğer
kaldırım taşlarından sızan karınca
duvardaki halıdan geyikler inince
muhtar çakmağı ters düştü
Sararıyor ufuk
çocukluğumudaki kadar
öyle bir yaşa vardım ki
elimde poşet, kalbimde kaçış
ağlayinca yaşlar kalbine doğru iner
gözlerin kuru, yüzün güleç
Geçmişe açılan bir kapı buldum
ranzamın dibinde
yorganımın içinde
ah dünya ne de ıssızsın sen
kuşlar iri
yaprak uçları sivri mi sivri
Geceleri kabristana sığınırım
Korkusu garip
Uykusu derindir
Mezar taşları birer hikaye
Kimisi uzun
Kimisi kısa mi kısa
şairin kehaneti ayın etrafını saran haledir
dahilerden biri sokaklarda delirir
yıldızın kuyruklusu belirdi belirecek
çölden sakallı bir dede gelecek
sûrun kapıları aralandı
kâf dağının zirvesine dolunay dokundu
Dün gibiydi çocukluğumun yelkovan takibi
şakaklarım un değirmeni
aynadaki ben miyim
neydim
n'oldum
ve
tabanlarım diken sarmalı
annemin tülbendi kana bulandı
bir ölüm haberi
onun ağabeyi benim dayım
ekmeğimin sırtı salça lekesi
duvarın ardında cinlerin sesi
Bütün savaşlar kışa girerken başlar
kırık pencerem dumanları emsin diye
ellerimde kuşumun tüyleri
yanağımdan dökülünce yaşlar
nedir bu telaşlar
dudağında şeytanî tebessüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!