Ben bittim çöl hala yerinde
kova kuyunun dibinde
dedeler yürür âsâlarıyla
yanımdan geçerler sırasıyla
nutkum kesik susadım meğer
öleceğim kalkamasam eğer
Sana uzun mu uzun bir hikaye anlatacak
Gözlerim
Dilim susacak gözlerim konuşacak
Böylesini severim
Bakma ellerime
Nasırları ömrümün değil
Albümleri karıştır cesaretin kaldıysa
yüzündeki beneklerin yerini vadiler aldı
gözlerim uykusuzluğun mağarası
dilim sonsuzluk yarası
çocukluğumun yuvası demin maruz kaldığım şarkı
kendini tanır büyüme çabası
Modern zamanların perdesi sıyrıldı
siyah gömlek gündüz vakti göründü
mavi ışık sokağa yayılınca
çocuklar topacına ip sardı
nice tespih sallayan delikanlı
göz ucuyla yukarıya baktı
Bir damla seraba doğru koştum
otuz yıl boyunca damağım kurudu
bir damla su buldum otuzumdan sonra
Mezopotamya çölünde
avucunun tam da içinde
dünya dönüyordu
Sararıyor ufuk
çocukluğumudaki kadar
öyle bir yaşa vardım ki
elimde poşet, kalbimde kaçış
ağlayinca yaşlar kalbine doğru iner
gözlerin kuru, yüzün güleç
Geçmişe açılan bir kapı buldum
ranzamın dibinde
yorganımın içinde
ah dünya ne de ıssızsın sen
kuşlar iri
yaprak uçları sivri mi sivri
Gevşek vidaları yastığımla sıkamadım
Uzun bir sedanın kulaklarımda cevelanı
Rüyam kaçtı… o kızıl örtüye sığamadım
Avuç açtım… döküldü yanağın seyelanı
Seyrederken şafağa dayanan son yıldızı
Geceleri kabristana sığınırım
Korkusu garip
Uykusu derindir
Mezar taşları birer hikaye
Kimisi uzun
Kimisi kısa mi kısa
şairin kehaneti ayın etrafını saran haledir
dahilerden biri sokaklarda delirir
yıldızın kuyruklusu belirdi belirecek
çölden sakallı bir dede gelecek
sûrun kapıları aralandı
kâf dağının zirvesine dolunay dokundu




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!