Ak it
Kara it
Hepsi it derlermiş...
Sözün doğrusuna mevla ne desin,
Ne desin hacı hoca mevlana?
Kibarlık olsun diye yolunu azıtıp
Tek bildiğim
Aşk deyince çok..
İkincisini düşünen
İlkinden kendisini rica etmesi gerekti
Seyfi Karaca......Kasım / 10
Türklerden önce ne vardı..?
İnsanlıktan önce ne vardıysa o
İnsanlıktan önce dineğri, maça, dinazor
Ve ondan önce buz deryası ateş kuyusu, çöldenden çöl...
Sis kaplı göz gözü görmez insansız ağaçsız böceksiz
Türkler yoktuysa..
Bütün benzerler biraraya toplanmıştı
Aralarında siyah da vardı, beyaz da ve yıldız
Kimi gölgenin rengiydi, kimi gece elbiseli çırılçıplağa yakın
İnce giyimli
Ay yerinde rahattı
Yakamozlar kendi aleminde oynaş güleş suda mahsen
Camları ne renk olursa olsun
Nasıl bir çerçeveden görünürse görünsün aldananın yüzü
Gözlüklerle saklayamaz kimse, görünüşünü
Ne hüznünü ne sevincini, kimse kimini nesini
Desene ki şuna sen eğer,
yarın insan ise zamanına misafir,
Gözleri dünyaya açılmadık tomurcuktan
Mahkemeler sokağına düştü velakin
Üzgün rampalarda yağmura bulaşan tok sesleriyle
Asyalı bir arzu çıldır çıldırak
Birileri klarnet –keman çalıyordu sessizliğin kulağına
Kuzeydeki meydanda
Mardin burda
Ben orda
Kilimle çuhalanmış ince oymaklı işlenmiş perdelerde saz cümbüş
Utangaçlığını tomurcuklara saklayan gül adlı sanki
Yağmura yakalanmış bugün ıslak gamzeleri seher mahuru
Bakıştık iyce bir..
Maviliden arasta
Yeşilden bir kemer kuşanmış
Kuzeyinde ne arar yavrucak kedi, mevsimi buz tutan damın
dertsiz olanı yok gibi kara gün sata sata zülfüde perişan
yokluk Afişlerle bumu yani şimdi buralarda biryerde olmak.?
Tesadüfi,
Sigortaya biri gitse de baksa bari
Akşam karanlığa kavuşmakta gün, cin çatlamakta camda şişede
Gitse biri elektiriğe dese ki
Yapma birader...
Kontak kapayıp haberli habersize gitme dünya asansör içi ameliyathanelik
Asık suratlar
Tarifsiz
Uzak ellerden doğmuş bir salkım ay ışığı gibi
Camdan bakan evin güzel konuğu tarifsiz
Aramızda ne yel var ne boran
Aramız
Sümbül dağlarından çiçek




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!