Doruklara itilmiş uzak dağların başına aklar inmiş
Etekleri kızıl çamlı orman ve buğum buğum sis
Öyle de olsa geç sonbahar güneşi
Bütün elde kalanlatını var gücüyle derelere tepelere
Suda balıkçı kayıkları
Akşamın altın sarısı pırıltılarını topluyorlar
Eser yel aklı bozgun daldan dallara
Yanmış günlerinin ardından düşer bir hayal
Yatmaz uyumaza koyan düşleriyle uykusuzun
Yağar yağmur
Hal yorgun
Pusula kırgın
Ne es
Ne sus
Gidip yel olmam lazım sakın..
Kimse tutmasın beni bu tadilatta
Şunda onarımı zor sıfır dengi zimbili loy
Gidip görmem lazım eşşekten otobüs mü yapmış
Yarısı ordan yarısı burdan, ı yok böylenin
Bir kere ve tam
Bulaşıp karıştınmıydı..ya batıksın sözünü dinlemediğin küskün kalbine
Ya da tiril tiril aşka tutkun
Ve bağrı yüreğine bitik…
bitişik..
Eğer unutacak olursan
Yağmur de..
Sadece yağmur...
Nasıl damla damla toplanır bulutlar, gezdiğin çöllere
Eğer yalnız
Issız
Aleyküme selam kırlangıç göçmen
Yuvanda sisli sonbahar çatıları sıla sıla gurbetlik
Yağmurluğun sarılarıyla büründüğün
Bir tutam mevsim mahsunluğu segahsa makamın
Şarkıyı
Hangi dilden söylersen söyle dokunmuyor desem
Kafalar oldu mu
Dalgalıya gelince kıyak..?
Ve arpalar gevrerken yazı
Yaz
Kendi huyunca tek başına
Keklikli kuşlarla
Tek başına
Ben kendi kendimi dünyanın tepesine heykel gibi dikip
Başkan maşkan olacağım diyen Hitlerle nasıl....
Ölüm- zulum, yıkımı dengelediyse art- niyet,
Hitlerin aksine çoğulculuğu içine sindiren yaşam zenginliğini kabulüyle de yeniden
Güzele yapılandırdı yıkılmış ve veran olmuş hayatı
Ya kül olmayaydı ateş..
Yakmayaydı hele bir suyunda dem
Ya seni bulmayaydı arayan ben..Huzurmuş..
Sakinlikmiş.. Selametlikmiş ya yağmayaydı buz dağlarına
Hiç erinmeden hiç solup erimeden kar
Ya gelmeyeydi vaktinde bahar..
Dediği anda gelicinkler dökülürken güze
Dediği anda başını sarıya bağlar buğdaylar
Bu..
Kendince toprağın gayrısından göçüşüdür kısa bir süreliğine
Benim başım nasıl dönerse kavruk kokusuna sılanın
Tüter bir şekil bir şey bir başkadan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!