Tek başına gül kurusuyla yalnızlığını içen
Sütyenlerini kuzgunların çözdüğü vakitli
Şehrin üstünden yoğun sevap-günahlarını atlarken kalabalıklara
Otların yandığı gün
Kabus dolu vaadlerde çan sesleri bulanık
En çocuk arzularını beyan ettiği parklara terbiyeli ve
Ben kendim geldim
Billahi tallahi kimse beni getirmedi ben kendim buldum buraları
Dediği siyah resimli manzarada
Kalça göbeğinde savrulup sallanan büyük ve yeminlerden zıkkımlar içerek
Gitse baksa ki
Öldü de kurtulduk tefinde keyif çatıp
Toprağına düşen çiğ tohum misali
Önce çil salan köklerden
Sonra delali çiçeklerden
Sonra salkımlı taneli yemişlerden, dalları basan ilkbahar yaz
Aynalı beşikten dere tepe çocuklaşıp giden insan gibi
Önce kundakta, sonra kundakta, sonra kurdelede
Irakibin elinde ne var..?
Kare ası, kozbeyi
Bende ne var..? .. on numaralı onlu
imanına yandığımın..!
Avustralya Sidneyi, San Fransiskosu yunaytitin
Fişlerde sicilli şifreleri babası hayrınalığın
Ya...
Cami ve cemi ve cemiyet ve cem...ve meclisi mescit...
İblis kılığındakiler basar ben imamım..hükümdarım..hakanım derse?
Fırsat elde fırsat
Gözdoymaz çalıntılardan elde edilen Hırs-ızlık- küpünden çıkarak cin min
Bir kaç cüzlük ansiklopedik aristokluklarla
Bitmesi heran yakın zaman kıyısında
Korunaksız kalan hesapsızca çoğalmalar
Binlerce çöküntünün pembelerinden
Kırık hayel döküntülerini
Kendi ayaklarının dolaşıklarında esen
Rüzgarların avuçlarına bırakan
Yalnızca toplu tertip
Trampetler zırıldatacak olsaydı müzik
Hiç doğmazdı saz
Hiç elini sürmezdi kendine tambur
Hiç omzuna yaslanmazdı incelerini keman....
Önümüz cenaze sonumuz cenaze
Gide gide halden bir halolan gönül sızım
Ayvanar çiçekleri toplar bazı yazın, bazı güzün...
Şurdan geçerken herhangi bir deminde kendini bana yetiştirip
Yükündeki kervanları ileten zamana
Hırçın dalgalar kayıklanır telli pullu postalardan mayilim
Aşka gide gide hem söylenir
İnsanlar iki gönül bir olmaktan bıkıp
Kapı aralığında kalan sıkışmışlıklarıyla
Tıka basalanan ışıksız
Küflü ve karalık bir koridoru hız artırarak
Birbirine vakitleri yoksa
Eksik olan şık yazılı mezar taşlarıdır orada
Ummazsın hiç...
Belki vakit ikindiyi az bir geçede,
Günaşmadan henüz çimenlik üstü çayırdan
Ama tam işte o sırada,
Tam aklında hiçyokların gizlisi tırmanırken sır katında, tenha terasta
Simsiyah bir akrep dolanıyordur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!