Takı Tasarımı ve üretimi yapıyorum. Mücevher tasarımı, heykel ve Şiir tutkunuyum.
Yıllar önce, bugün
soğuk bir odada geldim kucağına
emanet bir palto sardı nefesimi
ilk çığlığım camlarda buharla yükseldi
ben büyüdüm
hem de çooook büyüdüm
düşlerim artık ayakkabıya sığmıyo
aşıkların dediği gibi
kalbimde biy kuş
uçuyo hop hop
Kırıldı rüzgârın dili,
bir çiçeğin dudağında
her rengin ortasında
senin adın vardı.
Simitçinin adımları
sabahın ilk nefesine karışır
taze kokular uyanır sokaklarda
ilk ışıkla umut dokunur sabaha
Beyoğlu’nun kalbi,
Bugün denize girmedim,
içine indim biraz.
Gökyüzü omzuma dokundu,
ayaklarımda yosunların sessiz soluğu.
Tuz, suya değil
O gülüşünü görmek,
ışıkla susmuş bir evrenin
kendi iç yankısını dinlemesi gibi.
Hiçliğin en kıyısında,
varoluşun ilk soluğuna uzanan
bir titreme...
Kanatlar taktım omuzlarıma,
uçmak için değil;
düşerken de cennetine değsin diye kalbim.
Gökyüzü bizi tam anlamıyla kabul etmedi;
Bakkalın duvarına çivilenmişti zaman,
çevirmeli bir telefon
gri bir suskunlukla bekliyordu beni.
Çarkları dönünce dünya durur gibi olurdu.
Bir kez konuşmuştum onunla,
“Sessizlik de konuşur.
Bazıları çiçek gibi.”
süt beyaz bir sessizlikte
adını anmadan sevmenin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!