Sesin adını bırakmadı,
duvarın nefesiyle karıştı.
Kirpik kıvrımının ardında sığınan gece,
anlatamadı kendini.
Kalbime düşen bir gölgeydi,
duyulur
sözün ötesinden
iç sesin kristali
konuşulmamış olanın ortasında
bir titreşim gibi
Kuzu kollu bastonu,
başucuma yerleştirmişsin, öyle mi?
Beni toprakta arama,
ben hep seninleydim.
Bedenin bu zamana dirildiğinde,
Çocuk olmasına izin verilmedi,
öyle ya da böyle.
Büyüdü, serpildi,
ama içinde hâlâ,
dizleri yara bere,
unutulmuş bir sokak.
Bırakın, nefes alalım-
bir kuşun kanadına gizlenmiş sabırla
süzülsün içimize dünya.
Şu azalan mavilikte,
bir tek söze muhtaç gökyüzü,
bir tek susuşla iyileşmek ister.
Gözlerinde kaybolan denizlerin derinliğinden.
Bir bakışla sarhoş eder,
her an bir başka hikâyeye bürünür.
Sabahları uyanır,
gölgesinde güneş,
Adımlar ağır,
zamanın kanatlarında yankılanır.
Ufuk,
ateşle örülmüş,
avuçta bir ışık saklı.
Kaybolan yok,
sadece silinmiş izler geri çekildi.
Bir perde gerildi aramıza
ne kalın,
ne ince;
Bilir misin,
ellerim boş döner her akşam
gece söner,
gökyüzünün paslı kapısını aralarım,
bir çift dua,
sözsüz,
- Uyandın mı?
Yastığa gömülü bir gece
sessizliğine yüzüm çarptı
bir kırılma sesiyle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!