Akşam erken iner kederli gönüllere,
Beyaz sayfalara iç döküş başlar,
Gemiler, tramvaylar tıka basa dolar,
Evliler evine döner.
Çocuk sesleri kesilir sokakta,
Soğuktu odam
Taş duvar yalnızdım
Kaktüs dikenli ayrılıktan çıkmıştım
Dermansızdım
Gölgeleri doyuran aydınlıklardan habersizdim
Bir pencere vardı demir parmaklıklı
Bir anne ayın ondördünü izliyor.
Yıldızlar seçiyor kendine,
Yüzünde seyrek bir tebessüm.
Bir çocuk elinde simit,
Gözü yolda...
Babasını bekliyor avluda.
.
Eskiden bu turuncu vakitlerde,
henüz saçlarını toplamadan güneş,
henüz sulara karartısı çökmeden akşamların,
şiirler yazardık,
manzarasında Üsküdar'ın.
Son sigara dumanın da içime çekiyorum,
Eski öykülerde dibe vurmuş hüzünleri,
Unutmak diye bir şey yok tabi ki,
Tortusu kalıyor elbet günahsız gözyaşlarımın,
El yordamıyla yapılan acıların.
Tutuyor ateş nöbetleri.
Gecenin parlayan yıldızları,
Göz bebeğin deki hareler de çoktan yerini almıştır.
Kirpiklerine usulca yanaşıp,
Gözlerinden öpmek istiyorum.
Bir mum alevi titrekliğin deki,
Esmer yüreğine sarılmak istiyorum.
Bir öykünün orta yerinde adın geçer.
Geçtikçe can yakmaz bazı şeyler.
Üstü çizilmiş sancılı bir cümleyiz seninle.
Bitişik yazılmak imlamıza aykırı.
Seçil Oğuz
Kuşlar da çekilir birazdan,
Deniz'e karartısı çöker akşamın.
Eski anıları toplayıp gelir şarkılar...
Yalnızlığımın resmidir
Altını çizdiğim cümleler
Sayfalar arasında kuruyup kalmış
bir şebnem dalıdır düşlerim
Seçil Oğuz
Size şiirler yazdım bayım!
İçinde biz olan.
Kalpte bir çekmece var.
Anıları saklayan.
Bende anılarımız var bayım!
İçinde aşk olan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!