Sensiz sabahlarımın saçları dağılmış oluyor,
Kapı çalıyor, açan yok.
Perdelerim uçuşmuyor rüzgarda,
Açmıyorum ne cam, ne kapı.
Uzun zaman oldu görmeyeli dostları
Pijamalı gezinip duruyor umutlarım
Dünyanın gürültüsünden kaçıp
saklandığım,
huzurlu köşemsin sen.
Deniz sen,
Yağmur sen,
Mavi sen,
Ört üzerimi hüzün vakit gece.
Sancısı tutar birazdan anıların.
O eskimeyen şarkıyı çalar kemancılar.
Şimdi uzaklardasın.
Aldırma der; sokaktaki ihtiyar.
Sabah olur avunursun.
Şiirin güzelliğini, defalarca anlatır gibiydi bakışların.
Yazabilirdim, gözlerini anlatan yüzlerce satır.
Eksik kalırdı ve heceler düşerdi korktum yazamadım.
Baktım öylece,
Aşkın suretini görüyordum.
Karşımdan geçen vapurların seslerini,
Penceremde ne zaman görünse
eylülün yüzü.
Aklıma ilk ellerin gelir.
Avuçlarının arasında saklardın ellerimi.
Böyle kanadı kırık değildi düşlerim.
Gözyaşı lekesi yoktu gecelerimde.
Solgun bir istanbul sabahında
Denizle oynaşan balıklar çekiyor beni
Görür gibi oluyorum Puslu mutlu günlerimi
Takvim yapraklarından yokuş aşağı iniş
Aşk yoksa eğer
Yaşamak dedikleri
Yüz yıllık bir hasret sanki,
kıvranıp duruyor içimde bir ateş.
Heybetli bir gürültü kulaklarımda,
odalardaki sessizliğin.
Bana seni ne kadar sevdiğimi anlatan,
bu suskun yazdır sevdiğim.
Sensiz bir şehre göz açıyorum her sabah,
Her sabah bilindik işler,
Kahvaltı yapıyorum, bazen yapmıyorum bile,
Penceremi açıyorum, sokakta yürüyen çiftler görüyorum.
Güzel bir resim gibiler..
Buğulanıyor gözyaşımla resim.
Şehre yağmur yağdığı vakit,
Babam yüzünü avuçları arasına alır, izlerdi.
Yağmur ve babam...
O vakit, ne çok benzerlerdi.
Babam erken büyümüş bir adamdı.
Yaşından değil, yaşadıklarından.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!