gece tuttuğum senin elindi
tenime damlayan senin terindi
sen sabahı karşılıyordun gerinerek
pencereden baktığım
………………………....yeşil gözlerindi
hey dünya
gün gördük gün geçirdik
kimler gelip geçmedi ki hanından
ne başaklar
ne ağustoslar dermedik seninle
İğneli fıçıdır seni düşünmek
Hâlini yordukça kanım kanıyor
Aklı kıt sevdâyla düştüm kapına
Duygunu sordukça canım yanıyor
Devrine cevrine oldum kefalet
“Büyük bir uygarlık, kendi içerisinden parçalanmadıkça, fethedilemez.” W. Dunant
Söz ipine dizilmiş, dalkavuklar divânı,
Dilini ovuşturup, daldan dala seğirtir.
Secdesine seccade, kısır duygu kovanı,
Sanırsın edâsından, anzer balı doğurur.
“Neler yapmadık şu vatan için! / Kimimiz öldük; / Kimimiz nutuk söyledik. Orhan Veli Kanık”
Onlar öldüler…
Geçesin ki kendinden, bu dünyadan geçesin;
Boyuttan soyutlanıp, mânâsına geçesin…
Ne dilersen karşına, önce kendine dile;
Dile ki; düşmeyesin, utançta dilden dile…
yüzüm sana dönük
vurdukça resmediyor pencereyi
neler aklına gelmiyor ki insanın
……..yaşayıp yaşayacağı
türlü şekiller yuvarlanıp siliniyor camdan
sürüklenirken damlaların peşinde
Kaderdir dediler tevekkül ettim
Tırnağımla kazdım nasibi ektim
Ömür tarlasından zamana aktım
Koruğu bal eden sabrı sebatmış
“Düşün be kardeşim hayatı dercet” İlhami Aslantaş’ın verdiği bu ayak şiirin yazılmasına vesile olmuştur.
Zamanın kumpası tarihi biçer
Darağacın yolu özünden geçer
İdamlık gömleği kumaş mı seçer
kavşakta
bir yol ayrımındasın
ışıklar kırmızı
dalgınsın
o kadar yakınsın ki
...........hızın intihar sesine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!