yırtılan ağları diker gibi
bağlarız geceyi gündüze
tek şahidimiz yıldızlar
umudu sereriz inatla
sessizce dökülür dualar
nazına kahpeliğine
oku yavrum
her kitap yeni bir dünya
nasıl bulutlar denizlere
..................................rüzgarlı havalarda karışır damlalarla
sonra dalgalar kucaklaşır okyanuslarla
her satır yeni bir yaşam
1966 yılında
babam tarayıp kitapları
“salih” düşmüş nüfus kaydıma
benim talihsiz güzel anam
Hayat denen muamma, akıp gitti meçhûle
Aynaları şaşırtan, izi kaldı yüzümde.
Yorulmuşum boş yere, sitem edip pandüle
Vara yoğa inleyen, sazı kaldı güzümde.
Sözde erken başladım, geciktim her işime
başımı yastığa koyunca sesini duyuyorum
hani
ayrılığın o soğuk yeli var ya
giderken açtığın gedikten ruhuma dolan
samyeli gibi kuruttu
Hepten maval ehlî mi, kalmadı mı bir âkil?
İdrak edin tiradı, boşa değil bu gayda…
Kasvetiyle kapladı, baştan ayağa sakil;
Domuzluk içimizde, tenim temiz, ne fayda…
Hangi mikrop sebepse: akılda aklî yangı;
Bir davet var nicedir; gürûhlar tayfasından,
Maksada el verecek! Hafızanı yoklarsan.
Eli kanlı tarihi; hortlatıp sayfasından,
Kendine kul edecek! Nihayeti beklersen.
Eyyubi’nin kırdığı haçlının kafesinden,
birileri yıkar düşlerini
birileri siler geçmişini
göğsünde deli dalgalar kabarır
………………….yarın dersin son gün
ellerin acır sıkılı yumruklarından
susarsın
Acâyiplik günü gören gözde mi?
Bir iş varsa ehil elden olmalı.
Kusur kimde aklı yoran sözde mi?
Belleğe dek açık felden dolmalı.
Namuslunun namussuza susması,
üstümde mavi gökyüzü
her yanım taş duvar
avlunun içi
kaç adımlık hürriyet
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!