Sâdık ol kendine sonra beyân et,
Gelsin de cevaplar sohbet dilesin.
Desturlu kelâmda var mı hıyânet?
Dildeki şeytânı senden bilesin…
Bir rüyâ gibi seyretmeye geldim aksini,
Beklerim yine velhâsıl o mevkîdir hayat.
Hiç iner mi semâdan,ta divâna dek seni,
Kat be kat arıyor ki,dönüyor bu kâinat.
Allah’ım,bu nasıl güç,bu nasıl bir ihtişâm;
Ah! Dün gece gezdiğim o şefkâtli yerleri,
Mahrem diyerek mi örttün ey kerbelâ zemin?
Toprak kokusuyla,tâ ilk mâtemliden beri,
Her kabrin içinde sohbeti var cenazemin.
Vuslat gibisin:Kavuştuğum an nihâyete.
Cihânın ötesinde bir yerdeyim,
İdrâkın gözleri göremez beni,
Gâhı meydandayım gâhı sırdayım,
Kendini tanıyan aramaz beni.
Varlık içinde kaybolan bir insandır âmâ,
Gözden yakındır amma nerdeyim der,dâimâ.
* * *
Hamdu senâlar olsun o Yüce Mevlâya,
İstesem binlerce sayfa yazarım,
Kalem takatsiz kalır yazdırmaya,
Bin kitaba denktir nazarım.
Daha bir hû diyerek kalk ey Elif minberinden,
Sun bu yoksullara mîrâcını,muhtâç bırakma;
O pak ikrâmın ibâdet gibi sohbetlerinden,
Yak bütün kalpleri lâkin bu sükûnetle yakma...
Uyan ey Nasûhim,ey insanlık nûrum uyan,
Uyan da fark et artık,anlayan var mı seni?
Eğlense de boş ver,ya bir câhildir uluyan,
Ya da seyre dalmıştır semâdaki cüsseni…
Bu gönül usanır mı hiç,bıkabilir mi Senden,
Anlar mı gamdan,çileden yâhut derdi bilir mi?
Can çıksa da mecnun rûhum çıkabilir mi Senden,
Hasrettim,derdinleydim ben,ölmeden sevilir mi?
***
Bir pınarın yatağına gir,
Su olup çağla içinde,
Rüzgar Azrail sıcaklık kabir,
Buluta giden yol kıldan ince
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!