Bir akasya gölgesinde saklanan sır
Gelmez vuslat bir daha, kimbilir kaç asır?
Ayrılık ki soğuk, acı, ateştende yaman
Dünya gözümde bir buğulu duman
ellerin elime değdiği zaman.
Ürkektir sevda kanadı kırık serçeler kadar
Sev deyince bu aklıma
Uydum işte yarim benim.
Bir tek seni bu saklıma
Koydum işte yarim benim.
Bir seni canım bilirdim
Buz tutmuş yüreklerde vefa arama
Merhem ol da gel de dokun yarama
Tevekkül kanadıyla dağları aş
Gözünde yansın çöl yavaş yavaş.
Seni sığdıramadım kaleme satıra
Sevda nedir derlerdi de bilmezdim
Gelip de kapımı çalana kadar
Bu hayat yolunda beyhude gezdim
Beni bir ummana salana kadar.
Ben kışı sanardım boranda karda
Yüksek tepelerde süzülen yâr
Yollarımız boran, dağlarımız kar
Saklım da sızlayan bir sözüm var
Kimseyi incitmez çalımız bizim.
Bir çocuğun saf yüreğinin
Zümrüt tepesinden
seyrettim seni
Sevdim seni.!
Riyasız, istisnasız...
Ne evler yaptım hayalimde ikimiz için
Bismillah de, üzerinden dert gitsin!
Şeksiz yürek Hakka doğru mert gitsin
Başkasında kusur görsen ört gitsin.
Gülşenin de gül eksilmez sevdiğim.
Dilinden süzülsün aşkın kelâmı
Bazen bilmeden güllerimi yakıyorsun
Asit yağmurları salıyorsun gözlerime
Sevda ülkemde çınarlarımı yıkıyorsun.
Unutmaya çalışıyorum can havliyle
Tohum olup yeniden düşüyorsun yüreğime
Kalbimi tam kırdığın yerden filizlenip çıkıyorsun.
Yeni uyanmış'sın gözlerin mahmur
Mahmur gözlerine kurban olduğum.
Bengi-su ırmağı gözünde çağlar
Vuslatın da maverayı bulduğum.
Şimdi o şehrin üstü sisli pusludur
Bak şimdi onu yeme bunu yeme!
İtiraz edip sakın, bir şey deme
Ekmeği yemeği bir daha görme
İyisi acından ölüver gitsin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!