Aklın kaçamakları
Nefsin oyunları...
Boş yere süt sağmaktır
Yığsa koyunları...
Az gül çok ağla,
Umudunu hayra bağla
Sevgi çağı olmalı
Her bağ,
Aşkın bağı olmalı…
Üzüm yer gibi doyumsuz
Elma yer gibi soyumsuz
Hangi ırktan olursan ol
Hangi dinden olursan kul
Ayrılsa da politik yol
Ülkemde bir baş olalım
Ağlama, sil göz yaşını
Virane evler gördüm
Çığlık atıyor canlar
Uğultu yel sesinde
İmdat ediyor canlar
Bir tarafta Sakarya
Her dalga kavisine düşer gece yakamoz
Şaşkın şaşkın bakar bu yüzden yalnız ıstakoz
Nasıl bakmasın ya Hu, üsten görünür güneş
Her dalga da şimşeğe dönüşür gibi bir eş
İmece Evinde Sigara Bulmuştum…
Sedirin altında cilatinli Bafra!
Bakınca çölünde göründü sahra…
Yetmişli yılların altın sigarası,
İçince büyüttü beni yaygarası!
Banka soyguncusu gibi fiyakası,
Alışkanlıklarımızdan kolay Kopamıyoruz
Göğsüm çatlayacak gibi… Günün yorgunluğu, kendimizle olan meşguliyetimizin azlığı, ani değişen mevsim ve soğuklar kim bilir daha ne çok sebepler üretebilirim sıkıntıma. Bu haldeyken, üstelik gecenin bu deminde, yazmak isteğim nasıl gerçekleşecek bilmiyorum. En azından benim gibilere doğal olsun diye içimden geldiği gibi ve çözüme doğal yollardan gideyim dedim içimden. Duvarda bağlama asılı çalsam mı diyorum. Birkaç efkârlı türkü çalar ve hatta uzun havalarla ağlarım deşarj olurum diye düşünüyorum şimdi. Ama herkes bağlama çalmayı bilmez ki, ama dinleyebilir. Müzik sevmezlerse ne yapacaklar, belki, tıka basa yiyecekler. Çatlar derecesine gelirlerse de uyuyamazlar o zaman. En iyisi karanlık bir oda ve gözlerim sokakta olsun. Bu vakitler sokaklar boş olur ama en azından ışıkların akislerinde giden arabalara çarpan gölgeleri ve rüzgârla sallanan ağaçlar… Gözü kapatmaktansa seyretmek fena olmaz hani. Hani telefonu elimize alıp birkaç yeri arasak, bu da çok iyi fikir değil şu an için. Başım çok ağrıyor. Akşama kadar konuşmaktan bıktım. Ona buna dert anlatmak, bir de bu saatte daha zor geliyor. En iyisi telefonu da kullanmayayım. Sevdiğim dediklerim de benim gibidir şimdi, bir laf söylerim ya da söylerler üzülürüz karşılıklı. Peki, ne yapmalı ki…
Yorgunum. Evde okuyan çocuğum var. Derslerini kendi başına yapmıyor. Bu kadar sıkıntı içinde onunla çalışmak zorundayım. Eşim komşuya indi. Onlara da imreniyorum ya. Her fırsatta hanımlar bir araya geliyor, şen kahkaha dertleşiyorlar. Kadınlar biz erkekler gibi değiller vesselam. Başım daha da ağrıyor şimdi. Çocuğumun ödevi bitti, uyudu çoktan. Evde yalnızım. En iyisi bir ağrı kesici alayım. Karanlık bir odada sessizliğe karışayım. Geçmişimin güzel günlerini düşüneyim. Geçmişle dertleşeyim.
Ceviz kabuğu insanda anınca,
Korur şerlerden içine sinince,
Yaşar keyfince olsa da kanmaca,
Ne kıran olur nede eleştiren...
Girdiği ortam onda görüntüdür,
Resim ruh aynasından yansıyan parçalardır
Onu süsleyen insanlık ruhundan fırçalardır!
Her resim sanki başka bir hissedişin arzı
Bakınca anlatamam duyduğum bu hazzı
I.
Mekke’den Ayrılış
Ruhum çatısında hüzün kiremitleri,
Ayrılık zor bakarken aç, kokar simitleri!
Kâbe’m günleri coşkum, tavafım ümitleri,
Yıl sevgisizliğin alışkanlık haline gelmediği,
Ulusu,doğayı sevmenin suç sayılmadığı,insanların
Birbirlerini ötekileştirmediği yıl olsun
Yıl alın terinin değer gördüğü yıl olsun
Yeni yılımız ve gelecek yıllarımız AYDINLIK olsun….or/er
O Bir Seven O Bir Gönül Dostu
Bütün Dostlar Güzel Hatıralar Hatırlatsın
Beni Size Sizi Bana Ölürsek Bir Fatiha
Ölmez İsek Hepimiz Hepimize Ebedi Hatıra
SAFET KURAMAZ'ın şiirlerini zevkle takip ediyorum. İyi bir şiir birikimi olduğu kanısındayım. yeni şiirlerini ve çıkaracağı çıkarması gerektiğini düşündüğüm şiir kitabını merakla bekliyorum. KENDİSİNE BAŞARILAR DİLERİM