Babam ve Sivas’a...
Hayatımın en kıymetli kökleri, biri kalbimde, diğeri toprağımda...
Babam, bana doğruyu, dürüstlüğü, sabrı ve onurlu yaşamayı öğreten adam. Gölgesinde büyüdüğüm, sesiyle yolumu bulduğum en sağlam dağ.
Ve Sivas… Türkülerde yankılanan, yiğitliğiyle bilinen, tarih kokan memleketim. Her taşında, her rüzgarında bir parça çocukluğum, bir parça hatıram var.
Mükemmeli bekleme,
O, çoğu zaman gelmez.
Adım at, eksik de olsa,
Hareketsiz kalmak,
En büyük kusurdur.
Belki de en çok karanlıkta büyür umut,
Toprak susar, yıldız titrer gecede,
Ve biz, ıssız yolların yorgun yolcuları,
Gözlerimiz ufka kilitlenmiş,
Seslerin ortasındayım – ama ben suskunum,
Binbir yüz çevremde – ama hiçbiri bana dönük değil.
Gölgeler için gülümsüyorum, hiç durmayan,
Ve duvarlarla konuşuyorum, hep sessiz kalan.
İsim dolu bir oda ama kimse benim adımı bilmiyor,
Bir Damla Gibi
Sen, gökten inerken
sessiz bir ihtişamla,
ben içimdeki yankıyla
kendi yokluğuma çarpıyordum.
şöyle oldu:
bir sabah kalktım
ve karar verdim
artık boğazıma dizilen o dikenli kelimelere
oturmayacağım sofralarına
yorgun, kırık, içi sus pus insanlar vardı
bir sessizlik tutturduk
kenarından ısırılmış zaman gibi
duruyor öylece - ne ileri
ne geri
ne de bir gülüşün tam ortası
Bu dünyadan gelip geçtiniz
tınısı hâlâ içimde yankılanan bir rüzgâr gibi
ardınızda bir mevsim unuttu kendini
ardınızda gökyüzü eksik kaldı
Adınız artık zamanın gizli defterinde
Kaybedilen umutların çığlığı
Derin kuyulardan gelir bazen,
Bir yankı olur göğsümde
Ve ben, kendi sesimi tanımaz olurum.
Gözlerimde sönmüş yıldızların külleri,
(Duru Ece'm ve Göktürk'üme)
I. Sevgiden Başlayın
Çocuklarım…
Hayat bir yol, bazen uzun, bazen kısa,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!