Rüstem Badıllı, Şanlıurfa doğumlu bir yazar, köşe yazarı ve öykücü olarak edebiyat dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra, edebi üretkenliğini farklı türlerde yazdığı eserlerle taçlandırmıştır. İki kitabı, "Düşler Kolyesi" ve "Hicranlar Divanı," duygu derinliği ve edebi zenginliği ile dikkat çekerken, "Sessiz Çığlık" adlı romanı da okuyucularıyla buluşmuştur.Aynı zamanda köşe yazıları ve öykü denemeleriyle de tanınan Rüstem Badıllı, yazılarıyla toplumsal ve bireysel konuları ele alarak, geniş bir ...
Bir zamanlar sevda doluydu her köşe,
Şimdi yalnızlık sarmış dört bir yanımı.
Anılar, derin yaralar açar içimde,
Her hatıra, bir kederin resmi gibi.
Gökyüzü bile kararmış bu sokakta,
Yıldızlar kaybolmuş, umutlar sönmüş.
Bir sabah doğar, suskun bir dağ köyünden
Kavruk ellerinde ekmek, alnında ter
Kanun kim, hak kim bilmez dağların çığlığı
Sarı yamaçlarda savrulur hayat, ince bir rüzgar gibi.
Gözlerinde keder, dillerde suskunluk
Gözlerin, gecenin derin çukurlarında parıldar,
Kayıp yıldızların hüzünlü melodisiyle dolup taşar,
Bir zamanlar, bu yollar boyunca yudum yudum sevdik,
Şimdi caddeler, anılardan kurumuş birer nehir.
Çiçekler, solgun hatıralar gibi açar,
Gözlerin, gün batımının eriyen pembesi,
Bir bahar rüzgârı gibi dokunur kalbime,
Kimi zaman bir kuşun kanadında hafif,
Kimi zaman, kara bir bulutun ağırlığında,
Dudakların, çiğ taneleriyle ıslanan yaprak,
Kimi zaman bir bakış, kimi zaman bir gülüş,
Hayatın sessiz köşesinde, bir sır gibi durur.
Bilmiyorum, belki de rüzgarın fısıldadığı,
Bir yudum mutluluk, bir anlık huzur durur.
Geceler uzun, yalnız yıldızlar benimle,
Bir sabah güneşi düşer pencereme,
Senin gülüşün gibi yumuşak ve sıcak.
Küçük bir dokunuş, bir ömre değer,
Sözlerin, rüzgar gibi, hafif ve nazik.
Seninle her an, bir şiir gibi akar,
Sokak lambaları solgun,
Yalnızca köşe başlarında
Bir kadının rujundan süzülen
Kırmızı ışıklar var.
Benim sokaklarımda hep bir eksiklik hissi,
Bütün kalabalıklara inat,
Bir gölgede bırak beni,
zamanın unuttuğu, eski bir sokak köşesinde,
rüzgarla savrulan birkaç yaprağın sessizliğiyle.
Kimse bilmesin adımı, yüzümü,
bir iz gibi kalayım, göz ucunda beliren.
Bir gün yine gelirim,
dağların ardındaki o köyde,
sırtımda eski bir sırt çantası,
içinde zamanın tozları.
Kırık dökük yolların kenarında,
unutulmuş çocukluk hayalleri,
Bana yarım kalan sokaklar kaldı,
adını bilmediğim sokaklar,
yorgun kaldırımlar, taşların arasına sıkışmış anılar,
zamanın elinden düşmüş saatler gibi
kırık ve dağınık yüzler kaldı.
Bir şiirin yarasında unuttum kendimi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!