I.
Dalgalar dans ederken kıyılarda,
Zamanın rüzgarı sarar her yanımı.
Kır çiçekleri açar solgun bahçelerde,
Ruhumun derinliklerine dokunur sesi.
Bir hücre kadar dar bana bu dünya,
gökyüzü bir avuç ışık,
duvarlar yorgun, çatlaklarında soğuk bir sır var.
İçimde bitmeyen bir yangın,
adını bilmediğim yıldızlara yanıp sönen,
her gece düşer aklıma,
Sen olsaydın, rüzgâr bile daha nazik eserdi,
Bir yaprak bile usulca düşerdi toprağa...
Toprak bu kadar susmaz,
Güneş kendini gölgeye vurmazdı.
Seninle geçen her an bir yabancı
Adın, bir yelken gibi aklımda savruluyor
Rüzgarlar, denizlerin derinliğini unutmuş
Beni, yalnızca senin sessizliğinle buluyorum.
Yıldızlar kayarken gökyüzünde,
Sonsuz bir bekleyiş içinde adını seslendiriyorum.
Kimse bilmedi,
Sana en çok
Beni en az hatırladığın günlerde yenildim.
Sen gülüyordun,
Ben içimdeki mezar taşlarını cilalıyordum o sırada.
Bir karanlık iner günün son saatine,
Kendi içimde bir düğüm, çözülmez,
Sesler yankılanır zihnimde, kime ait bilmem,
Savaşın ortasındayım, ama düşmanım kendim.
Her adımda bir boşluk, içimden bir fısıltı,
Bir rüzgarın kollarında savrulurken hayal,
Gökyüzü, yudum yudum al basan bir mavi,
Her damlasında özlem, her ışığında sır,
Yıldızlar, bilge gözler, karanlığın saklı yâri.
Bir bakışın, içime düşen bir ateş parıltısı,
Bilinmez bir sevdadır içimde filizlenen,
Gözlerimde derin, uzak bir düş seli,
Sanki her adımda hayat eksilir benden,
Yitip giden yılların soğuk rüzgarı deli.
Yalnızlık çiçek açar gönlümde geceyle,
Havanın sisli dokusu yükselir ufuktan,
Titrek dallar arasında sarı bir sessizlik,
Gümüş bir dantel gibi serilir gökyüzüne,
Kuru yaprakların hışırtısı ile örtülü.
Bir çınar ağacının altında oturur gölge,
Bir gece, yarım kalmış bir şehrin üstüne düşerken,
gökyüzü, karanlığın derinliklerinde
bir çiçek gibi açılıyor,
her yıldız, bir hikaye fısıldıyor,
kayıp olanların ayak sesleri yankılanıyor.
Bir sokak lambasının sarı ışığı,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!