Gönül kavruluyor hasret ağında
İçerden dışardan kaynar lavında
Şırıl şırıl şırlıyor adabında
Yetim öksüz girdabında ağında
Saçlarından tırnaklarına kadar
Beş bin yıllık tarihi Türk ırkına özdeş
Ergenekon közünde diriltilen Firdevs
Yeni günün narıyla akarken ay’la güneş
Hoş geldi sefa geldi gönüller arzı nevruz
Bağlarda bahçelerde figanlarken bülbüller
Konuşmak istesem de konuşamam.
Yazmayla, çizmeyle de anlatamam.
Yüreklerse paramparça, dolu gam…
Ey bîçâre! Bugün de oldu akşam.
Yar, yanağında gül açmış.
Sakın, sakın soldurma.
Bırak, yerinde kalsın.
Koru, dalı-yaprağı kırdırmasın
Yar. dudağın elma şekeri.
Şimdi gönül fokur fokur fokurduyor
İçerden dışardan çağlıyor dağlıyor
Akıl fikir cızır cızır cızırdıyor
Hak hakikatle zikri şırıldıyor
Sabitlenmiş kaşı gözü uzaklara
Selamın Aleyküm Allah dermanı
Dantel dantel dokur gönül kelamı
Yoldaşlığın kandaşlığın divanı
Can-ı can canana gönül fermanı
Selamın Aleyküm canan bağıdır
Bir afat ki...
Bağında gül,
Gülün de bülbül.
Bülbülü figanda,
Gün be gün.
Küllenmiş ateş arasında bir köz buldum.
Sönmüş, ha! sönecek gibi.
Hemen..
Orada. Tutuşturuverdim,
Bir daha, hiç sömeyecek gibi.
SEVİLAY
RİFAT KAYA
Lokantanın mutfağında Sevilay; ismi gibi geceye gündüz ışığı yollayan ruhu ile birlikte, lokantada yemek yemiş olan müşterilerin bulaşıklarını büyük bir ihtimamla yıkayıp ailesinin nafakasını çıkarmaya çalışıyordu... Bulaşıkları, kendi evinde olduğu gibi titizlikle temizlerken aklından, lokantadaki iş günü içersinde, kızının okuması için, kocasının durumuna aldırış etmeden, derslerinin, ahlakının edep terbiye içinde geçmesini dileyerek geçiriyordu. Ömrü, babasının devlet memuru olarak aldığı tek maaşla geçinen evinde bile sefaletle geçen Sevilay, okul yıllarında tanıdığı ve sevdiği erkek arkadaşı ile evlenmişti. Eğitim hayatı; sevdiği erkekle evlendiğinden yarıda kalmış ev hanımı olmuştu. Kadere inanan ruhuna rağmen, ara sıra içinden geçirdiği isyanı, feryat figandı... Çaresiz suskun, kaderine razı olup, işine bakıyordu...
Sevilay’ın üç kızı vardı. İkisi evli, en küçüğü Sevgi ise, okuyordu. Zaten evlenme yaşına daha çok vardı. Sevilay, kocasına olan sevgisini, yaşadıkları sefalete rağmen eksik etmiyordu... Sabahın 07.00 sinden, akşamın 22.00 sine kadar Lokantada bulaşık yıkarken bile sabırla kocasının normal hayat içinde hayatını düzenleyip helal, alın teri ile kazanmasını bekliyordu. Ama nafile! ! ! Bir gün Kocasına:
-Osman, bu sıkıntılar ne zamana kadar devam edecek diye sordu...
Kocası, hiçbir şey olmamış gibi,
Dudakları kelepçeli
Yüreği depdeli.
Gözü. derya seli,
Dalgalanan deniz gibi
Bedeni huzmeli.
Endamlı...
kalbimden sizi selamlıyorum ... efendim efendim ... seni yıllardır hayran kaldım ve tüm şiirler değer veriyorum..
Allah zekanızı korur ve ilgilenir ...
ellerinizi ve kalem sadık yoldaşlarınızı .. güzel kalbinize sağlık. Sana hayranım Kalbim hep seninle.
sosyal bir yarayı dizelerine taşıyor ve dinlerin gerçek yaşamda olmayışlarına atıfta bulunuyor..beğeniyle okudum..
sayın kaya..güzel ve düşündürücü çalışmanızı yürekten kutluyor teşekkür ediyorum...sevgiyle kalın...
düze çıkara inşallah