Gecelerim uyku ile geçsin istemezdim.
Gözlerimi açık tutup, odamda, hayatımda,
Mutfakta, yolda yürürken yanımda,
Ya da ellerini tutarken,
Bir sinemada yanımdaki koltukta,
Bir lokantada karşımdaki koltukta,
Seni ne kadar tanıdığımı mı sordun?
Hadi gel birlikte bakalım.
Gece ile yıkardın saçlarını
Yıldızlar düşeceği yeri bilmez,
Gözlerinde dururdu.
Senin olduğun sabahlar güneş.
Senin güldüğün anlar gökkuşağı.
Senin ağladığın anlar yağmur.
Saçların uçuştuğunda rüzgâr…
Öpüştüğümüzde yaz tatili.
Sana sarıldığımda teninde bahar.
Artık yeter!
Derhal rüyalarını bana ver!
Ben onlara çok iyi bakarım.
Hatta kendimi içine bırakır,
Beni görmen için,
Geri sana veririm.
O kadar çok tarih yaşadım ki
Uzun bir zaman önce
Üst üste tuğlarla var oldum.
İlk gün üzerimde afişler vardı.
Bazen dilenciler çöktü önümde
Platonik aşklar tek başına oynanan oyunlar gibi.
Asla kaybeden olmuyor
çünkü kazanmak için başlayan da olmuyor...
Rıdvan Cankiç
Gece gibi saçlarını ne kadar da çok severdim.
Saçların ayaklarıma dolanmasın.
Ben onları omuzundan aşağıya tül gibi aktığı zaman daha çok seviyorum.
Severdim saçlarını daha seni tanımadan.
Arkanda dururdum mahallede yürürken.
Bu gün o kadar yorgunum ki.
Sabah penceremden içeriye girmesine izin verdiğim
O rüzgârdan rahatsız olduğum halde
Kalkıp pencereyi kapatmadım.
Bir süre daha içeriyi buz gibi yapmasına izin verdim.
Ancak o zaman uyanık olduğumun farkına vardım.
Genç kız, kendisine bir defasında
"Gökyüzünde yağan yağmurdan
Neden rahatsız olmuyorum biliyor musun?
Her damlasında sen bulutlardan düşüp
Yüzüme ve saçıma konuyorsun.
O yüzden yağmurdan hiç kaçmıyorum” demişti.
Keşke büyürken çocukluğumuzun da elinden tutsaydık.
Kaybolduğumuzda onu takip ederdik.
Hata yaptığımızda onu uyarırdık.
Yanlış kişiye aşık olunca,
Onu sıkı sıkıya tembihlerdik,
Büyüyünce bu insandan uzak diye…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!