Dün gece senin yanında kendimi kaybettim.
Göğsünde unutmuş olmalıyım.
Eğer seni rahatsız etmezse;
Orada durabilir mi (yim) ?
Ne kadar mı?
Fazla değil, bir ömür kadar.
Tatile gittiğin zaman seni çok özlersem,
Ayağını kumsaldan denize doğru sürükle.
Ben de buradan parmaklarımı denize sokar,
Sana dokunurum.
O kadar çok tarih yaşadım ki
Uzun bir zaman önce
Üst üste tuğlarla var oldum.
İlk gün üzerimde afişler vardı.
Bazen dilenciler çöktü önümde
Hatıralarını vermek istiyorum.
Hepsini al lütfen!
O kadar ağır bir yük ki.
Bende zaten anıların var,
Yaşadıklarımız var,
Umutlarımız var,
Dünyam dokunduğun yerle renklenir,
Kokunu bıraktığın yer ile hayat bulurdu.
Odamda dokunduğun her yerde bir anın var,
Nereye elimi sürsem sen oradasın.
Kanepeye ne zaman otursam,
Seni uyurken görüyorum,
Gözleri görmeyen bir kadın bazı şeyleri görmediği halde sever.
Mesela gülmeyi sever.
Yüzündeki çizgilerin nasıl bir şekle girdiğini bilmez.
Ama gene de sever.
Gülerken vücudunun içinde değişim halinde olan
O kimyasal reaksiyonun harekete geçişi adeta bir şelale gibidir.
Dün kalbimden ameliyat oldum.
Doktora ameliyatımın nasıl geçtiğini sormuşlar.
Doktorlar da
Kalbimde seni bulduklarını
Ama bir türlü çıkaramadıklarını söylemişler.
Yani ümitsiz bir hastaymışım anlayacağın...
Sen şimdi kalbini kırdığın insanı
Sadece üzgün mü sanıyorsun!
Yanılıyorsun!
Kalbini kırdığın kişi yürüyemez.
Kalbini kırdığın kişi nefes alamaz.
Kayıplarımın çoğunu zaman içerisinde kazandım.
Spor salonuna gittiğimde ayakkabım çalındı.
Hemen gittim yenisini aldım.
Uykum kaçtı.
Eskiden sadece telefona bakarak
Ondan gelecek sesi sen sanırdım.
Artık sadece resmine bakıyorum ve
Gelen mesajlardaki harfler
Senin sözcüklerin oluyor.
Neden bu resim artık konuşmuyor?




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!