Dünyanın en güzel kırmızı
Hangisi deselerdi bana
Ben de derdim ki onlara;
Dünyanın en güzel kırmızısı,
Senin ellerinle dalından kopardığın
En kırmızı elmadır derdim.
Şimdi bir kalp var burada.
Bedenini terk etmiş,
Sahibini aramaya gitmiş.
Bulamamış, aramış ama kaybolmuş
Sahibi aramış bedenini terk eden kalbi
Kalp de kendisi için çarpan diğer kalbi.
Ve dudaklarım nihayet gerdanında yasal işleme başladı.
Bütün tutuklamalar yapıldı
Seni sevmeler yasaklandı,
Seni sevenler sürgün edildi,
Sana bakanlar sınırdışı,
Adını haykıranlar kurşuna dizildi.
Dünyanın en güzel tadı
Yudumlarken yarım bırakıp
Parmaklarımın arasına bıraktığın çaydır...
Bunu bir tek kıskanan bardak oldu.
Çünkü biliyordu;
Dudağının değdiği yerden içeceğimi (öpeceğimi) ...
Seni sevmekten başım ağrıdı
Ama doktora gitmek istemiyorum
Ya verdiği ilaç beni iyileştirirse,
Ya seni sevmekten vazgeçirirse...
Benim için gurbet,
Gözlerinden uzak olan yerdir
Benim için hapis,
Kalbinin içinde olmadığım yerdir.
Benim için nefes.
Dudaklarından alamadığım havadır.
Seni ve beni yazdım
Yarısında mürekkep bitti
Dudaklarımı kullandım sonrasında
Ne olacağını,
Neyi istediğini yazdım
Aşkımızı yazdım
Çok iyi bir ressam ile tanıştım.
Ellerinde hiç boyası olmadan
İçimi maviye boyadı.
Fırça kullanmadan bakışımı beyaza
Geleceğimi renklerle donattı.
İkimizi o kadar kusursuz çizdi ki
Sen sigarandan bir nefes alırdın
Ben ise sensizlikten nefessiz kalırdım.
Sen bir yudum şu içerdin.
Gözlerim ise sen yokluğunda su kaybederdi.
Sen yorgan altında ısınırdın,
Bende sen yokluğunda donardım kızgın güneşte.
Kaç tel saçın dudaklarına dokunur?
Kaç damla gözyaşı yanaklarını ıslatır,
Tenine huzur verir, çíğ tanelerini kıskandırır.
Kaç günaydın bir sabaha sığar sen olmayınca?
Peki ya akşam;
Sen yoksan, evde değilsen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!