Yüreğimin derinliklerinde bir evren var
Boşlukları hiç olmayan
Her santimi yıldızlar ile
Her köşesi gezegenler ile dolu.
Ama hepsinin yaşam kaynağı farklı,
Kimisi senin kokun ile,
Yağmurda rastlamıştım sana.
Ne zaman yağmur yağsa
Şemsiye taşımaya korkuyorum.
Ya önümden geçersen,
Ya seni fark edemezsem?
Hani, gittiğinde seni öpmek nasip olmamıştı,
Hatırladın değil mi?
Peki,
Giderken yudumladığın o fincanı?
İşte o fincan bana veremediğini verdi
Minik bir dokunuş bırakmıştın üzerine.
Fotoğrafını çekenlerin en büyük hatası,
Seni çektiğini sanması…
Hal bu ki,
İlk makara değişiminde orada yoksun.
Ama ben seni içime çektiğimde,
Orada kalıyorsun.
Derhal gamzelerini bana ver.
Benimle tanıştığında onlara sahip değildin.
Şimdi onlara daha çok ihtiyacım var.
Ben de sana göz yaşlarımı veririm.
Ayrılırken değil de,
İlk erime seni gördüğümde gerçekleşti.
Sonra ilk gülüşünde biraz daha eridim.
İlk dokunmanda,
İlk okşamanda,
İlk öpüşünde,
Önce karanlık vardı.
Sonra bu karanlıkta dünya doğdu.
Daha sonra yıldızlar ve ay gözüktü dünyadan.
En sonunda da güneş aydınlattı dünyayı.
Ama hala karanlıktı dünya.
Yüreğine bir imza bıraktım.
İlk önce sözlerimle yaptım bunu,
Ama bana yeterli olmadı.
Sonra gözlerimle bıraktım.
Bu da yeterli olmadı.
Yanımda olmadığın zamanlarda,
Bir istirideyenin içinde
Uyanmayı bekleyen inci gibiydin.
Zamanı geldi.
Ben geldim.
Zamanı geldi
Sen açıldın.
Nerede,
Ne kadar üşüyorsun
Bilmiyorum.
Ama,
Dilerim ki,
Bensizlikten donarsın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!