Rayları, taş yolları, dağları,
Denizleri geçmesini söyledim sesine.
Ucuna senin adını bağladım.
Sonra da seni sevdiğimi
Ulaştı mı, teslim aldın mı?
Elini tuttuğum zamanlara gitmek,
Orada saate meydan okumak,
Akrebi çıkarıp saplamak çarklarına,
Kanatmayı deneyene kadar iteklemek,
Kim bilir belki de bir çığlık sesi duyar
Ve o anki zamanı durdururdum.
Çok kötü bir emanetçisin
Sana verdiğim şeyi kırmışsın.
Neyi verdiğimi, neyi kırdığını,
Bilmiyor musun?
Nasıl bilemezsin! ! !
Aynısından sende de var!
Aslında en çok istediğim şeydi
İçinde, kalbinde beklemek:
Çünkü oradan her şeyi görecek
Duyacak
Hissedecek
Sana seslenecek
Dünyanın en güzel yaylı enstrümanı
Onun siyah ve uzun saçları.
Dünyanın en güzel sesli nefesli enstrümanı
Onun bahar tadındaki dudakları.
Dünyanın en zarif ve en güzel çellosu,
Onun kollarımın arasındaki vücudu.
Annemin sıkı giyin demesi ile başladı her şey.
Sürekli hasta olurdum, hiç ısınmazdım.
Sonra sen geldin, yanında bir sürü kıyafet ile.
Birincisi kokundu, tenime sıkı sıkı giydiğim.
Sonra saçların vardı, boynuma sıkı sıkı sardığım,
Bakışlarını ise hiç sorma, gittiğim her yerde beni ısıtan.
Dünyanın en güzel yanı,
Omuzların gibi güzel olması…
Dünyanın en güzel yanı,
Dizkapakların gibi güzel olması…
Sana öyle meraklıyım ki;
Seni okumak, okumak ve okumak istiyorum.
Hiç bitmesin diye okuduğum bir destan,
Bir roman bir şiiri okur gibi okumak istiyorum.
Satır aralarına yerleşip,
En heyecanlı yerlerinde virgül olmak
Bir Enstrüman olmak isterdim.
Ellerinde, vücudunda,
Ağzında ya da parmaklarında
Bir çello olmak isterdim.
Bacaklarınla beni sıkıca sarman için.
Sonra bir flüt, bir trompet olmak isterdim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!