Evrende mükemmel bir düzen ve uyum vardır.
Yüce Yaratan, yaratmasındaki mükemmelliği, evrende var olan düzen ve uyumu, yeryüzüne halifesi olarak göndermiş olduğu Âdemoğluna emanet etmiştir.
Ama insan bu emanete ne kadar sahip çıkabilmiştir ya da çıkmış mıdır?
İnsanoğlu büyük fırsatlar kollamayı bir kenara bırakıp, küçük de olsa önüne çıkan imkânları değerlendirmeyi bilmelidir.
Beklemek yerinde saymaktır.
Yerinde saymaktansa küçük adımlarla bile olsa ilerlemek daha iyidir.
En umutsuz ve çaresiz olduğunu düşündüğü anlarda bile insan eğer isterse mutlaka bir çıkış yolu bulur.
Yeter ki cesaretini kaybetmesin ve soğukkanlılığını yitirmeden, sabırla denesin ve yılmadan aramayı sürdürsün.
Görecektir ki mutlaka bir yol vardır.
Sevdiğimizi söylediğimiz şeyleri aslında niçin sevdiğimizin gerçekçi ve objektif bir muhasebesini yapacak olursak göreceğiz ki çok şaşırtıcı ve hayret verici sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Bu sebepten 'sevmek' kelimesinin bırakmış olduğu duygu kişiyi yanıltma özelliğine sahiptir.
Her insanın şeytanı kendi içindedir. Onu başka taraflarda aramasının hiç gereği yoktur.
İyi de kötü de kişinin kendisiyle birliktedir.
Şeytanını besleyip büyütmesi ya da yok etmesi kişinin yapacağı tercihle ilgili bir durumdur.
İnsanın en temel çıkmazı edinmiş olduğu ön yargıları ve buna bağlı olarak almış olduğu kararlardır.
Bu sebepten kişi ortaya çıkan problemlere söz konusu olan bu ön yargılarla bakmış olduğu ve bunlardan bağımsız davranamadığı için genellikle kolay kararlar alamıyor alsa bile yanlışlar yapabiliyor.
Ön yargılarımız bize hayatı zorlaştırır.
Sorgulamayı, soru sormayı karakterinin bir parçası haline getirmemişse insan taraf olduğu bir konuyla ilgili olarak lehine bir iddia duyduğu zaman hemen inanma eğilimi gösterir.
Tersine bir durumda da tavrı elbette inanmamak yönünde olacaktır.
Tam da bu sebepten kişi doğru sorular sormayı, sorgulamayı araştırmayı, danışmayı alışkanlık haline getirmelidir ki yanlış yapmaktan uzak olsun.
Allah'ın rızasını kazanmayı istemekten başka hiç bir amacı olmayan ve hayatını buna göre düzenleyen bir insanın hiç kimseye kötülük yapmayacağı açık bir gerçektir.
Öyleyse gerçek bir dindar aynı zamanda iyi bir insandır da. Çünkü böyle bir insanın kılavuzu sağlamdır.
Öte yandan dikkat edilmelidir ki dünyevi bir takım kılavuzlar son tahlilde yanıltıcı olma potansiyeline sahiptirler ve yolda bir yerde aksamaları muhtemeldir.
Düşmanın dışarıda olanından korkmayacaksın. Onunla çıkarlarımız bir yerlerde örtüşür ve barışıp anlaşmak mümkün olabilir.
Asıl dikkat edilmesi ve asla ihmal edilmemesi gereken içimizdeki işbirlikçi hainlerdir.
Çünkü onlar kendilerini bir kere satmış oldukları ve artık bir daha geri dönemeyeceklerini bildikleri için ihanetlerini daha da yukarılara çekmek zorundadırlar.
Bir şeyin tarafı olmak kişiyi giderek taraftarlığa doğru çekip fanatizme doğru yönlendirmeye başlamışsa eğer bu yöneliş onun taraftarı olduğu şeye karşı her hangi bir hamle karşısında objektif düşünebilmesini ve analiz yapma yeteneklerini örtmeye başlar.
Çünkü fanatizm insanı bağımsız düşünmekten, soru sormaktan, araştırmaktan alıkoyar.
Böyle bir durumda kişi giderek bir tür savunma refleksi geliştirip kendisini dış dünyaya ve etkilerine kapatır, her şeye şüpheyle bakmaya başlar ve doğru değerlendirme yapabilme yeteneği ortadan kalkar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!