Düşünmek insana özgü bir şeydir.
Zaten düşünebildiği içindir ki insan diğer yaratılmışlardan ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
İçgüdüsel bir takım hareketleri kişiliğinin parçası haline getirip bunlarla hayatına yön vermeye kalkıştığı zaman kişi hayvanlaşma eğilimi göstermeye başlamış demektir.
İstediği her şeye zahmetsizce ulaşmayı öğrenmiş bir çocuk için ileride yaşayacağı hayatın bıkkınlık verici bir hale dönüşme ihtimali çok yüksektir.
Olabilir ki büyük imkânlar elde etmiştir.
Bu sefer de tatminsizlik duygusunun cenderesinde çırpınmaya başalar.
Olaylar karşısında durup oturup, onları kendi hallerine bırakmaktansa müdahale edip tavır almak ve taraf olmak en iyisidir.
Tarafı olduğu konuda sonuç istediği gibi gelişmemiş bile olsa “Elimden geleni yaptım.” der sineye çeker ve yeni yollar deneme imkânlarını araştırır insan.
Çözüme yönelik çabalar kişiyi iyi, kötü, mutlaka bir yerlere ulaştırır.
Kalp insanı aldatır. İnsana yol gösteren akıldır. Bir de elbette ona eşlik eden muhakeme yapabilme becerisi ve gücü.
Aklı olmayanın dininin de olmadığı gerçeğini unutmamak gerekir.
Kalbimizi dinleyelim ama onun dediklerini akıl ve muhakeme terazisinde tartmadan her hangi bir karar da vermeyelim.
Hayat bir şekilde sürüyor ve insan onun karşısında belirleyici olma çabasıyla çok önceden tayin edilmiş olunan kesin bir sona doğru yürüyüp gidiyor.
Sanki bir yarışın içindeymiş gibi davranıyor ve dümeni kırık bir kayık gibi yalpalayıp duruyor. Bu yüzden rolünü nasıl oynayacağını bilemiyor.
İnsan hayatla bir yarış içinde olabilir mi? Olamaz tabi ama ne yazık ki bunu kabul etmekte zorlanıyor. Çünkü kazanma hırsı ve sahip olma tutkusu buna engel oluyor.
Yere bir şey atmadan önce bir an düşünürseniz eminim ki bundan hemen vazgeçeceksiniz.
Çünkü siz bir insansınız.
İnsan olan çevresini kirletmez, kirletilmesine izin vermez.
İnsanı insan yapan en önemli özellik aklıdır. Bu sebepten “Aklı olmayanın dini de olmaz,” denmiştir.
Bir başka şekilde söylenecek olursa, akıldan yoksun insan hem yasalar önünde ve hem de Allah c.c. indinde yapıp ettiklerinden mesul değildir.
Evet, insan aklı sayesinde diğer yaratılmışlar içinden öne çıkmış ve bu gün işgal ettiği yeri kazanmıştır ama yine aklı sayesinde yaşadığı bu dünyayı kendisine dar etmiştir.
Her ne kadar insan birçok önerme ileri sunmuş olsa da dünyayı, dolayısıyla evreni anlayabilmesi için onun beyninin kapasitesi, en azından bu gün için bunu tümüyle kavramaya ve açıklamaya yeterli değildir.
Yetersiz olduğu bir konu üzerinde söyleyecekleri elbette eksik kalacak, günü geldiğinde bir başka önermenin hedefi olmaya aday olacaktır.
Tam da bu sebepten ideolojiler yapıları gereği serbest düşüncenin, anlamaya yönelik soru sorma çabalarının ve her türlü eleştirinin karşısında olurlar.
Herkesin konuştuğu bir zamanda ve ortamda susmak daha hayırlıdır. Çünkü sürekli konuşan dinlemez, hem kendisini, hem de karşısındakini.
Dinlemediği için de kendi söylemiş olduklarını doğru sanır ve hatasız görür.
Öte yandan dinleyenin olmadığı bir yerde konuşmanın da bir faydası olmaz. Susmak bu sebepten de daha iyidir. Ve tabi susmayı tercih eden dinlemeye de başlamış demektir.
“Kim ne der diye düşünerek yaşamak insanın bir takım maskelerin ardına saklanmasına sebep olur.
En iyisi “Kim nasıl düşünürse düşünsün, ne söylerse söylesin,” Hayatın ayrıntılarına kafayı çok da fazla takmadan basit ve göz önünde yaşamaktır.
Böylesi kişiyi çok büyük sıkıntılardan kurtarır. Yeter ki Cenab-ı Hakk’a muhalif olmasın ve O’nun rızası kazanma hedefinden sapmasın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!