Recep Akıl Şiirleri - Şair Recep Akıl

Recep Akıl

İnsanoğlunun en çok başvurduğu şeylerden birisi de boş işlerle uğraşmasıdır. Olur, olmaz yerde ve zamanda, olur olmaz konuşmak neredeyse sıradan olaylar oldu günümüzde.

Derler ya “İnsanın yapacak doğru dürüst bir işi olmayınca diline vururmuş”. Özellikle de sanal âlemde bedava laf üretmek daha kolay olduğundan doğru dürüst konuşmayı bile beceremeyenlerin, insanların başına filozof (!) kesilmeleri ise bu kısa yazının konusu değildir. Konumuz bildiğini doğru dürüst anlatmakla sınırlıdır.

Bu dünyanın hay huyu içinde yeri ve zamanını iyi belirlemek koşuluyla kişinin, başkalarına söyleyeceği bir sözünün olması güzeldir. Güzeldir de, söyleyeceği sözün ifade etmiş olduğu şeyi kendi hayatına mal etmemişse zaten hiç söylememelidir. Çünkü sözler hareketlerle desteklenmiyorsa hiçbir kıymet ihtiva etmezler.

Devamını Oku
Recep Akıl

Kadın merdivenlerden kayarak düşmüş ve bebeğini kaybetmiştir. Çok üzgündür, o kadar ki hayata küsmüş çevresine olan ilgisini tümden kaybetmiştir.

Bu sarsıntıdan kurtulabilmek için ailesinden herkes üzerine titremektedir. Bir an evvel kendisini toparlamalı eski hayatına geri dönmelidir.

Bir gece uyku tutmamış evlerinin bahçesine çıkıp orada bulunan banka oturup milyarlarca yıldızın pırıl pırıl aydınlattığı harika boğaz manzarasını seyretmeye başlamıştır.

Devamını Oku
Recep Akıl

hava soğuktu
yağmur yağıyordu
üşümüştüm
ıslanmıştım
acıkmıştım
sen yoktun

Devamını Oku
Recep Akıl




200 tonluk bir balina neyle ve nasıl doyar? Bir de bunlardan binlerce ve belki de on binlerce olduğunu düşünürsek ortaya çıkan durumu nasıl izah etmeli acaba?

Ve üstelik bu koca gövdeli canlının temel besin kaynağı kabuklu küçük bir hayvan olan bir tür karidesse. Bir gün içinde sadece bir tanesi kırk milyon adet yiyebiliyor bu karideslerden.

Devamını Oku
Recep Akıl


*- Hayatın en göz önünde bulunan faktörlerinden birisidir yarışmak. Her canlı, daha doğduğu andan itibaren kendisini bir tür yarışın içinde bulduğu için istese de istemese de kendi isteği dışında girmiş olduğu bu yarışmayı kabullenmek durumundadır. Aksi takdirde hayata tutunabilmesi, hayatın içinde bir yer edinebilmesi çok zor olur. Çünkü bu zorunlu rekabeti reddeden canlı başkalarına muhtaç hale gelir ve giderek zamanla asalaklaşarak yaşamını diğer canlıların merhametine bırakmış olur ki bu durum o canlının hayatını yaşanmaz bir hale sokar.

*- Nasıl ki her canlı varlığını sürdürebilmek için hayatı süresince kendi cinsleriyle bir rekabet içine girmek zorundaysa, insan da kendisini bu zorunluluktan muaf tutamaz. Mademki yarışmak zorundadır. Öyleyse kimlerle, nasıl ve hangi şartlarda yarışacak, buna kendisi karar vermeli başkalarının yönlendirmesine kendisini kaptırmamalıdır.

*- Her yarış kendi kuralları içinde yapılır. Rekabetin adil ve hakça yapılabilmesi için bu kurallar gereklidir. Aksi takdirde bir yarışmadan söz etmek mümkün olmaz. Çünkü kurallar görece daha az şansı olana adalet duygusu, kazanma umudu ve motivasyon sağlar.

Devamını Oku
Recep Akıl

- Ateizmi bilinçli olarak mı seçtin?

- Nasıl yani?

-Demek istiyorum ki ateist olmana sebep olan şey neydi? Belli bir araştırmanın sonucunda mı ateist oldun.

Devamını Oku
Recep Akıl

“Haydi, gir içeri, dedi adam, üşüyeceksin. Üzerinde bir şey yok. Zaten çok geç oldu uykun da gelmiştir artık.”

“Hayır, dedi kız, hiç uykum yok. Öylesine mutluyum ki bunu kelimelerle anlatmam mümkün değil. Çocukluğumdan beri kurmuş olduğum hayalin gerçekleştiği an bu an. Seninle evlenmenin ilk adımını attım.”

Bir filmde geçiyordu bu konuşma. Kızın evinin önündeydiler henüz nişanlanmışlardı. Gerçi nişan adamın açısından çok hüzünlü geçmişti ama kız gerçekten de çok mutluydu.

Devamını Oku
Recep Akıl

güneş bir görünür bir kaybolur
o görünür ben ısınırım
o kaybolur buz gibiyim soğurum
ve bulutlar çöker üstüme
umutlarımı söndürür

Devamını Oku
Recep Akıl

Bizler çocuklarımız için varız.

Hayatlarımız onların hayatlarına bağlı.

Onlar için her şeyimizi ortaya koymaktan bir an bile tereddüde düşmeyiz, düşmemeliyiz.
Her şey onlar için...

Devamını Oku
Recep Akıl

Erzurum'un bende çok güzel hatıraları vardır. 25 yıldan fazladır, benim için hüzünlü bir zaman diliminde onun o meşhur kışında kendi isteğim dışında bir başıma, parasız pulsuz, mutsuz ve umutsuz yolumun düştüğü bu şehir, bu güzel, yiğit ve mert şehir benim elimden tutmuş ayağa kaldırmış, zor bir kışı kolay kılmış beni bahara ulaştırmıştı.

O bahar; bir Ramazan günü hem biraz zaman geçirmek ve hem de kış boyunca merak edip de bir türlü gidemediğim Çifte Minareli Medrese’yi, hemen yanındaki Ulu Cami’yi gezip görmek istemiştim. Kaldığım yere de çok yakındı.

Taş mağazalardan yukarı doğru geze geze vardım önüne. Muhteşem görünüyordu ama sanki o da benim gibi yalnız, sanki öz vatanında gurbette ve sanki biraz da hüzünlü gibiydi.

Devamını Oku