İnsan her şeyi bilemez, hatta uzmanı olduğu konularda bile eksikleri olabilir.
Bu sebepten isminin önünde ne türden bir unvan olursa olsun kişinin bu doğruyu bilerek hareket etmesi kendisi açısından doğru bir davranış olur.
Aksi durum onu fena halde gülünç bir duruma düşürebilir.
İnsanın kendisine yapılan kötülükleri unutmaması onun üzerinde bir yüktür.
Zaman ilerledikçe bu yük giderek ağırlaşır ve taşınamayacak hale gelir. O andan itibaren de bu yükü üzerinden atmak ister.
Bunu yapmanın iki yolu vardır.
İnsan ne iyidir ne de kötü. Hem iyidir hem de kötü.
Kişi ahlak kavramı içinde tanımlanan bu terimlerden hangisini kendisi için öngörmüşse hem Cenab-ı Hakk ve hem de insanlar karşısında o yanıyla anılmakta bir değer kazanmakta ya da tam tersine değerinden yitirmektedir.
“Ne ekersen onu biçersin,” diye boşuna söylenmemiş olsa gerektir.
Allah'ın sevgisinden uzak olmak istemeyen bir insan, hiç kimseye kötü bakmaz, hiç kimseye haksızlık yapmaz ve zulmetmez.
Her insan nefs taşıyor. Elbette zaman zaman yanlışların ve hataların içine düşüyor ve haksızlıklar yapıyor.
Ama tüm bunlar insani olan davranışlardır, öyle değil mi?
Hayatın bize kazandırdığı tek şey hayal kırıklığıdır.
Beyhude bir çabalamanın sonunda hiç beklemediğimiz bir anda ansızın biter.
Noktanın koyulduğu an kazandığımız nedir, kaybettiğimiz ne?
Her insanın içinde Yaratanın ona bahşettiği ve ulaşılmayı bekleyen çok büyük güçler, çok zengin hazineler ve sonsuz fırsatlar vardır.
Kişi Yaratıcısı tarafından verilmiş olunan bu hasletleri keşfetmeli onları kendisi ve çevresinin iyiliği için kullanmayı bir görev bilmeli, buna uygun davranmalı ve yaşamalıdır.
Bir şey söyle, sözün olsun.
Belki de söylediğinle güne not düşmüş olursun.
Söylediğin, doğruyu işaret ediyorsa eğer, insanlara yol gösterir ışık tutarsın.
Savunma ihtiyacı bir iddia karşısında ortaya çıkar.
Ama iddianın da savunmayı gerektirecek bir ciddiyeti olması ve bir takım delillere dayaması gerekir ki değeri olsun.
Öte yandan hiç bir ciddiyeti olmayan ve laf olsun diye ortaya atılmış olan bir iddia karşısında savunma yapmaya kalkışmaksa ciddiyetsizliğe prim tanımaktır.
Sözlükte 'keder, üzüntü' anlamına gelen hüzün, bir ahlâk terimi olarak, insanın maddi veya manevi kayıp ve eksikliklerinden duyduğu üzüntü ve kederi ifade etmekte kullanılmaktadır.
Sufiler ise hüznü daha çok ahiret kaygısı veya hayırlı bir işi başaramamaktan duyulan üzüntü için kullanır ve ona olumlu bir anlam yüklerler.
Hüzne olumlu anlam yüklemek aslında insanı hayat karşısında güçlü kılar ve zorluklara karşı direncini arttırmasına yardımcı olur.
İrticanın kelime anlamı gericiliktir. Gericilik de giyim kuşamla değil kişinin beyinsel algılamasıyla ilgili bir durumdur.
Demokrasinin en önemli kuralı ve hatta ilkesi yaşadıkları toplumda senin gibi düşünmeyenlerin de düşünceleri ve inançları doğrultusunda hayatlarını sürdürmelerine karşı saygılı olmaktır.
Bireyin bu hakkını kullanmasına engel olmak!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!