....
avuçlarında kül ve ateş
yitik bir adresin duvağından düşer güvercinler
mutluluk geni çalınmış gelinler gibi ansızın yere
makam-ı İbrahim'den dirilir aşkın gülleri
ah o cehennem kararı hükmünde yandığım sen miydin
...
ah yâr!..
merhametle kanattığın dudaklara
ateşten bir gül yakışıyordu
güller ki kokusunu bir pervanenin
uykusuna aşılıyordu
...
parmak uçlarında üreyen sızılar
yüzünde günahkâr bir macera
gözlerinde enkaz yığını şehrin
ırmağına kan sızar kuytuların
gamzesinde göverir gece ayazı
eriyen güz rengidir
küstüm bağlarında yedi verenin
anla ki bozulmuş
kanatlanmış acıların
...
Dilimi mumyalayan bir türkünün derdindeyim
Sevda denilen noktanın çetelesinde yırtık bir nakaratla dolaşıyorum
Ölebildiğim kadar ölüyüm
Göğsüm bana sataşan imgelerle dolu
yedi oktav hu çeken bir derviş gibi
omuzlarıma yığıldı dünya
belli ki yeni bir tufana
mührünü çakacak sular
Ey bir aşktan daha fazlam
Soluma sanatım! .
Ey sokak sokak köşe bucak reddedilmiş sadakam!..
Nefesimin son limiti
hangi tarihin muamması beddua etti taşlara
kifayetsiz suskuların kahrına karıştım
ölümün kardeşleriyle tanıştım
kederim bir çığlık gibi yapıştı duvarlara
bilmem ki
hangi zamandı yitip gittiğim
yollar yabancı
şehirler dargın
hangi zamandı
yüzünden bir yol bulup da geri dönemediğim
Heybesinde saklı en tekil sızılarla,
Uzanıyordu ağır aksak
Çatık kaşlı vaktin omuzuna yaslanan gölgeler
Kirpik uçlarına mayalanan
Bulutlardan sağılan gözyaşları/yığınak
Son derece etkileyici söylemleri vurucu sözleriyle üst düzey şiirleri olan değerli Şairi tanımış olmaktan dolayı bahtiyarım...
Şairin şiirleri kadar, şiirlere yaptığı yorumlar da takdire şayan,
Gönül kaleminize saygımla..