Yıllar oldu, içimde sönmez bir ateş.
Vazgeçmek, ilmek ilmek söktüğüm bir yürek örsü,
Düşlerim, sırtımdaki kamburum kadar ağır,
Her adımda biraz daha sen oluyorum,
Ve biraz daha hiç oluyorum.
Bir gece daha düştü avuçlarıma,
Ay bile sırtını dönmüşken bana,
Sana anlatamadığım ne çok şey vardı...
Yorgan gibi üzerime serdim geçmişi,
Manolya kokulu kadın...
Rüzgâr bile susar geçerken saçlarının gölgesinden,
Bir gülüşünle kararıp çöker zamanın en yeşil mevsimi.
Sen yürüdüğünde, asfalt taşları dahi dua eder,
"Bir kez daha üzerime basıp geçsin diye"
Bir çağrı yürüdü karanlığın içinden
O an adın düştü kalbimin pınarına
Zaman eğildi bu sevdanın önünde
Ne dün kaldı ne yarın vazgeçebildi
Sadece bir yazgı geçti avuçlarımızdan
Suskunluğumun ardından yükselen her nağme,
sessizliğimin içindeki o eski sedâydı.
Kimi zaman geceye sığınırdım,
karanlığın kucağında unuturken zamanı,
Bir gülüşün bedeli bu kadar ağır olmamalıydı.
Ben sadece huzur istedim,
Ama herkes bana savaşı miras bıraktı.
Hep bir yük kaldı elimde.
Oysa ben, yük değil, sadece tutunmak istemiştim.
Ama herkes beni yaralamak istedi.
Uslanmaz yüreğimin, solmaz gülüydün.
Yedikule zindanlarında, kurtuluş mektubuydun.
Arnavut kaldırımlı sokağın, eksik taşıydın.
Kâh ağlayan, Kâh gülen kızların nazlı yüzüydün.
Sen sancıyan yanım. sen nazar boncuğumdun.
Bir özlemdi seni sevmek...
Umut etmekdi yokluğunda, geceleri saymak.
Dokunmaktı saçlarına, üşüyen ellerimle.
Olanca sevgimle ısıtmaktı, kalbinin en derin yerini.
Hissetmekti seni sevmelerin en güzeliyle.
Ben sana aşık, Ben sana deli sevdalı.
Piraye misali bir sabır taşıdır senin gönlün,
içindeki saklı fırtınaları kimse bilmez.
Ben her gece sana koşarım düşlerimde.
Gündüzleri zincir vurulmuş gibi,
aynı yerde çakılı kalırım.
Senin adını duymak,
Bir bahar daha geçti üzerimden,
yine sen uğramadan...
Bir ismin kaldı elimde,
bir de iç çekişlerimle ağaran tavan.
Gülüşünü unuttuğum gün




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!