Yüksek duvarlar var etrafım çelik kale,
Esir ettiler en sevdiğim gün ışıklarını,
Ruhumda bir şair duygularını yazar,
Ruhi bunalım geçer her bir kelimesi.
Sende ayrıldın ne yapsın buna sevgi,
Mevsimlerde şaşkın bizim sevdamız misali,
Bir yerde yakar kavurur bir yerde rüzgar eser,
Kafalar karışık bu şehre geldiğim zamandan beri,
Ruhum isyanlarda beden bedenden ayrılır.
Kahretsin yine yoksun akşam çayım sensiz,
Bir Tablo gibi aklımdasın,
Bu saatlerde çıldırtır gözlerin,
Bu saatte durur zamanlar,
Bu saatlerde atar yüreğim.
Sabah telaşı gibi uyanır düşler,
Gökyüzüne beyaz çizgi çekti uçaklardan,
Kötü insanlar vardı kahreden duygulardan,
Beyaz beyaz hatlar çektiler bulutlarımıza,
Sahte umutlar koydular mutsuz bağrımıza.
Her şeyin sahtesi çıktı insanın, dostların bile,
Şair bir Ressamın tablosundaki güldür,
İnce ince çizilmiş olan göklerdeki şiirdir,
Bazen ağaçtan düşen küçük bir yaprak,
Bazen doruklarda yağan beyaz kardır.
Şair bir Ressamın tablosundaki buluttur,
Bir tablo çizdim gönlümden delice bir şey,
Gökyüzünde bulutlardan küme küme evler,
Şimşeklerden yolları var Çeşmelerde Güller,
Bir tablo çizdim Bahçelerinde nurdan güzeller.
İşte öyle bir tabloydu dört tarafta Güneşler,
En iyi sevmek susmakmış meğer,
Ve en iyi aşkı anlatan yaşlı gözler,
Bir arşın kadar uzak olmak yada...
Bir kalbe sığdırılan bütün dertler.
Var mı bilinmez sevmekten ötesi,
Küçük ellerinde şarkın talihsizliği vardı,
Gözlerinde insanlara küskün bir durum,
Çocukluğunu dağların doruğunda yaşardı.
Son noktasındaydı artık umutsuzluğun.
Ya kurşunlar içinde bir terörist olacaktı,
Dünyaya bir sarmaşık diktim elli senedir,
Gökyüzüne dayandı şimdi titrek kollarım,
Bir açık arıyorum tırmanıp da çıkmaya...
Biraz daha büyüsün Dünyadan ayrılayım.
Taşlı dikenli bazen susuz bu dağlar, ovalar,
Aldanma bu şehrin güzelliğine,
Bu dağların altında ölenleri var,
Gelinlik dediğin o güzel dağda,
Çığ altında diri diri gömüleni var.
Hani akan o durgun nehirlerde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!