Ben kapında duran bir dilenciyim,
Ne verirsen ey canan onu isterim,
Sen saçlarını pencereden aşağı sal,
Saçlarından bir tel düşsün seninim.
Sense yüksek konaklarda salınırsın,
Geceler bizimdir gündüzler senin,
Her gece bir rüyada buluşalım gel...
Kaç yıllardır asırdır sana hasretim,
Sensiz kuruyup boşalır denizler...
Halimi sorup da kendi kendini üzme,
Serseri rüzgarlar soğuttu seni benden,
Yürekleri yakan kor, kör alevler söndü,
Ellerin üşüdü, gözlerin uzaklaştı birden,
Seni benden daha çok rüzgarlar sevdi .
Serseri rüzgar doğudan, kuzeyden esen,
Serseri sokakların serseri çocuklarıydık biz,
Hep bir numara büyük giyerdik ayakkabıları,
Hep kaybolurduk elbiselerimizin içinde biz.
Ellerimiz çamur olurdu ayaklar yara içinde,
Kitap bulamazdık okumaya o mahallede,
Bir atım olsun isterdim Yıldırımlardan...
Dertler gelince kaçabileceğim Dünyadan,
Bir Yıldız'ım olsun benim için yanacak,
Bir çiçeğim olsun ismi gariban olacak.
Ve senden uzakta ne işe yarar bunlar,
Bir kar tanesi olsaydım,
Bir Perşembe gününde...
Damla damla saçlarına dökülen,
Sen se bir Bahar olsaydın,
Bana destelerle Gül veren,
Bir hasretin hesabında,
Yine sen yoksun yanımda,
Alıştım sensizlik yaram benim,
Yaşarım sen gelmesen de yanıma.
Sular bu kış gecesinde donar,
Boş ver sende beni anlama,
Zaten dostluklar yalanmış,
Anladım bunca yıldan sonra,
Ne Baba ne evlat varmış boşuna.
Kime el uzatsam diken battı,
Biliyorum benden için aşk şiiri istediğini,
Nasıl derim senin patlak gözlerini sevdiğimi,
Ellerin kocaman yaba gibi batarken sineme,
Nasıl derim koca okka burnunu sevdiğimi.
Ben yalan söyleyemem iyi bilirsin küfeli,
Sorulur mu kurşuna hiç adres,
Vurulur mu ışığı söndüren düzenler,
Halimi hatırımı sormuşsun kardeş,
Bu düzende bu garip yalnız ne eder.
Sallanır başımız üstünde Kılıç,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!