Ölümler akşam mı gelir hep,
Perdeler kapanmaz mı gecede,
Nasıl ayrılır karanlıkta bedenden,
Dur diyen olmaz mı ayrılan ruha,
Korkunç akşamlar sokaklarda,
Hasret hastalığına çare bulunmaz,
Bu alimler neden çaresiz Doktor,
Aşı yapılsa bu kadar aşık olunmaz,
Bu alimler neden çaresiz Doktor.
Ölüm müdür bu sevdanın çaresi,
Sormayın halimi bilenler bilir,
Gider yâri olanlar evine varır,
Tüccar bir mal verir bir malı alır,
Altının dilini sarraftan sorun.
Çıkmış Kale başında Baykuşlar,
Gözlerini kapat sanki bir serap rüyasına,
Bir dağ başında yada uçurum kenarında,
Gözlerinle dua et bu kararan ruhuma,
Aminlerin gelsin de misafir olsun bana.
Soğuk bir Kış gününde üşüyen şu ruhum,
Sorarsan neden güvenin yoktur,
Seçtiğimiz vekiller boşa çıkıyor,
Her seçimde vaat verenler var ya,
Koltuğa çıkınca hemen unutuyor.
Milletin derdi aç karın doyurmak,
Merhamet eyle ki bu kabım bomboştur,
Nice aşıklar geçti ruhum sarhoştur,
Bir avcunun elinde yaralı Ceylan oldum,
Onun elinden ölmek hem acıdır hem hoştur.
At alır gider seni bir gün uzaklara,
Unutulursun elbet sende zamanla,
Gidenler unutulmadı mı sanırsın...
Unutuldular unutuldular artık anla.
Hayalin bir boz ata binip gitmektir,
Bir çizmeydi İtalya ayaklarımda,
Ve sen o çizmeye eğilen kadın,
Çanta diye taktım İspanya'yı omuzuma,
Sen se bende Fransa gibi yaşadın.
Almanya'ydı bende bir adın senin,
Yaban elde gezer iken,
Ayağıma bir taş geldi,
Türlü mani düzer iken,
Ayağıma kocaman bir taş değdi.
Sordum atmış körpe çocuk,
Bir Bahar günüydü o gün,
Çiçekler hasretten yola baktı,
Bir güzel geldi Kaleden inip,
Bana bakıp birden kahkaha attı,
Oysa ben daha yeni tıraş olmuştum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!