Bir hazan yaprağına basarak düşmüştüm
yağmurlu bir sonbahar ikindisinde.
İlkbaharlarımın akşamında terk ettiğim tebessümü
ıslak bir sonbaharın serin kollarında
düşlerimden arda kalan göz yaşlarımla aradım.
Yazlarım, kışlarım ve baharlarım oldu
Hiç uyumayan bir duygu,
Gerçek bu, yalnızlığın korkusu.
Ne başı belli ne sonu,
Bitmeyen bu, yalnızlığın korkusu.
Düşümde bir kasaba gördüm,
Ne kadar esmer olsa da yüreğimiz,
Siyahında beyaz kalmak vardı bütün sevdaların.
Her akşam tekrar tekrar batan güneşin,
Karanlıklarında şiir olmak vardı bu dünyanın.
Önce istedin beni asılsızca,
Bilinen gerçeği terk ederek.
Belki düşünmedin ne olurdu,
İfadesi bile anlamsız,
Vurulmuştum, suçluydum.
Haykıramadığım bir duygu bu Anne,
Hep içimde, yüreğimdesin.
Bir ömür verdin yoluma Anne,
Ne anlatabildim,
Ne söyleyebildim!
Ay’ın ışığı İstanbul’a,
karanlığı Ankara’ ya bakıyordu.
Her baskında yüreğim,
yüreğim biçare, isyanlara akıyordu.
Kim bilebilirdi söyle kim,
zifiride umudum, bir şeyler saklıyordu.
Dünden atmıştım yarınları yırtıp,
Kendi ellerimle yok etmiştim geleceği.
Biliyorum bitti,
Fakat ardında kalan,
Hüzünlerin gök gürültüsü,
Kolaçan ediyordu maveradan,
Boş sokakların, kaldırım taşlarından,
Yalnızlığa ve sensizliğe yürüyorum.
Hiç unutmadığım, son bakışlarından,
Durmaksızın sana yürüyorum.
Karanlık gecelerin sonundan,
Açık yüreğinde sevgisi, gizliydi onun,
Bekliyordu buluttan, düşmesini yağmurun,
Puslu aşkı atmosferde, gizemdi umudun,
Gözlerinde nem, sözlerinde buğu saklıydı.
Kırık bir pencereden bakıyordu hayata,
Adın beş harfti senin...
Bir okyanus kadar alabildiğine,
Yakamozlu deryaydı gözlerin.
Gökyüzünün derinliğinde kaybolan,
Kocaman bir sevdaydı yüreğin.
Bak gidiyorum bağırsan da
Ben de seni terk ediyorum sevsen de
Hep yanında kalırım mı sandın
Hep seni severim mi sandın
Bir de bir de ben vuracağım felek gibi
Arayacaksın arayacaksın o günleri, ben gibi
Yalvaracaksın Allah’a canımı al diye
Ben de sana haykıracağım ...