Dünün mazisinden,yarının istikbalinden yoksun,
Bugünün bıdığına sesleniyorum.
Yaşanacak yılların yarım kalan türküsünü,
Yalnızca ona besteliyorum.
Uçan bir kuşun kanadında kimi zaman,
Aşk bu kadar kolay biter mi?
Söyle Leyla.
Seven sudan bahaneyle çekip gider mi?
Bu mu senin büyük dediğin aşkın,
Sende ki yürek bumu Leyla.
O koca gözlerin bir başkasına da,
Ölüm denince toprak,
Yaşam denince, hep hayal geliyor aklıma.
Sevgi denince sonbaharda yaprak,
Canım denince, o yar geliyor işte aklıma.
Ağlamaklı bir ayrılık,
Hüzün kaplı yalnızlık,
Milyon kere söylenmiş bir şey olmamalı,
Hem öz olmalı, hem de ilk.
Öykümüz basılsa da tertemiz kağıtlara,
Bazı gerçeklerin görüntüsü hala silik.
Sevgi tohumu yüreğimiz oynar ağıtlara,
Yine de yüzümüzde tuhaf bir aksilik.
Uyandırma beni anne,
Rüyamın en tatlı yerinde.
Üstümü örtersin değil mi sessizce,
Gülümsemesini görür gibiyim sanki,
Islak gözlerinin ferinde.
Bir Anadolu türküsü.
Buram buram memleket kokan,
Bazan dedem, bazan ebem, bazan da nenem olan,
Bu Kırşehir’in öyküsü.
Doğum yerim Ankara da olsa,
Aşk din, dil, ırk, mezhep ve görüş tanımaz!
Çünkü, sevgilerin önüne set çekmek,
asla olmaz!
Yüreğimde bir çiçek olsan,
o çiçek hiçbir zaman solmaz!
Bu dünya ne sana, ne de başkasına,
Terk edilmişlik bırakır tenhada öylece,
Ne yaralar sardım, azab-ı mahşerden önce,
Islanmışlığım yağmurdan, çok öncedir benim,
Her adını duyuşum, yaralar ince ince.
Terk edilmişlik vurur bedenime sinsice,
Sevdim seni,
bir de yüreğini,
ve benim olmanı istedim.
Bir de...
ölümsüzlüğün şahdamarında ölmeyi.
Ne sevebildim,
Onun hikayesi,
Milyarlarca yıl önce başlamıştı belki de.
Tevellüdü tam olarak bilinmemekle,
Vefatı sanki cinayetti, 21. asrın içinde.
Bir yağmurun damlasıydı o,
Bak gidiyorum bağırsan da
Ben de seni terk ediyorum sevsen de
Hep yanında kalırım mı sandın
Hep seni severim mi sandın
Bir de bir de ben vuracağım felek gibi
Arayacaksın arayacaksın o günleri, ben gibi
Yalvaracaksın Allah’a canımı al diye
Ben de sana haykıracağım ...