Her yağmur sonrası çıkan gökkuşağımın,
solmayan renklerisin.
Tüm aşıkların altından geçtiğini sandığı,
Yedi renkli bir cümbüşün içinde kaybolmak gibi.
Yoksun İşte...
Aylardan Nisandı!
Bunu yazan,
çılgınca seven bir insandı.
Tarih belli değil,
zamansa noksandı.
Seni gördüğüm anda,
Ne kadar isyan ederse etsin geceler,
Sabahı olacaktır karanlığın!
Ne kadar çabuk geçerse geçsin seneler,
Umudu hep olacaktır yalnızlığın!
Ne kadar saklarsa saklasın gözler,
Bir sebebi olacaktır ayrılığın!
Çok zamandır koştum peşinden,
ve bir çok fırsat kolladım seni yakalamak için.
Bir gün kıstırdım o biçim,
çektim silahımı,
hiç tereddüt bile etmeden.
Takılı kaldı elim tetikte,
Bir kelimeye bin anlam yüklesem,
üstüne mutluluk, altına umut eklesem,
yine de anlatamaz seni.
Yüreğimin içinde çoğalıp,
günden güne büyüyeceksin.
ve dönüp baktığında yalnızlığıma,
Yalnızlık korkusundan, karanlık gecelerden,
Bir ses ışıksız yollardan.
Vurulan bir insanın haykırışını andırır.
Kokmuş bir cesedin iğrençliği gibi.
Dinle ne olur,
Umuda akan şelale bizim olsun,
Keşfedilmeyen bir adasın, dumansız,
Terk edilmekten neyi var ki, zamansız,
Mahşerden çok eksik ama, farksız,
Vicdansız, acımasız ve insafsız.
24 yaşındaki hayalimsin,
Geçemiyorum senden, imkansız.
Düşlerimizde kabus,
Nerdeyse oldu namus,
Sende dinle şimdi sus,
Adı ak, kendi kara,
Mertliği vurdu para.
Hiçbir şeyi inkar edemem gülüm,
Mamafih bir o kadar da üzgünüm,
Ki uçmaya hazır bir martı kadar,
Ve de seni sevmek kadar özgürüm.
Bir ezan sesi, uzak minarelerden,
Korkunç bir uğultu, ağlayan gecelere,
Üzerime çöken, yarı açık ahşap evlerden,
Ninni söyler dudaklarım,
uyumayan bebeklere.
Bak gidiyorum bağırsan da
Ben de seni terk ediyorum sevsen de
Hep yanında kalırım mı sandın
Hep seni severim mi sandın
Bir de bir de ben vuracağım felek gibi
Arayacaksın arayacaksın o günleri, ben gibi
Yalvaracaksın Allah’a canımı al diye
Ben de sana haykıracağım ...