Minik tuhaflıklarım vardı benim
Aşamayacağım engelleri sürdürürdüm
Yanacak ateşleri söndürürdüm, mesela
Gülmeyen yüzlerimi güldürürdüm
Bir tokatla şaşkına döndürürdüm
Tamam mı, değil mi?
Yaman mı, değil mi?
Anlarsın bir gün sen de
Tam da keyifle içiyorken
Ya da dua ediyorken içinden
Belki kalp ağrısı çekerken
Tekrar oku dedim
Dünyayı bana
Hülyayı bana
Senin dudaklarından dökülsün
Ölüm bile olsa
Korkuları anlat
İlmik, ilmik pakla beni
Bu dünyada akla beni
Niyetcide niyetim ben
Ara sıra yokla beni
Şu yollara düşür beni
Avuçla tümünü
Akan sağanaktaki gözyaşlarımı
Avuçla ve kokla
Dantel olup süzülen ıstıraplarımı
Dokun tenime
Yağmur çiseliyordu
Usuldan, hafiften
Kaygan ve ıslak yolların
Yürüyorduk üzerinden.
Sen ve ben mutluyduk
Bıçak gibi ortasından geçti dolunay
Buz gibi donuk suskunluğumun
Baykuşlar ışıldadı, yarasaların yokluğunda
Yağmurlar ıslatmadı köşelerini susuzluğumun
Şelaleler vazgeçmişti dökülmekten
Bağlanıyor, bağlanıyor
Günler günlere bağlanıyor
Kalpler, dillere bağlanıyor
Bağlanıyor, bağlanıyor
Gönül dilbere bağlanıyor
Umulmadık bir anda takılırsın
Dalgın bile değilsindir oysa
Bazen kırık bir dala tutunursun
Ya da kıyıya oturursun sığ koyda
Umulmadık bir anda şaşırırsın
Rakım, yaş üzümden ve sek olsun
Tabii her zamanki gibi de tek
İnce belliye iki parmak konsun
Boşaltalım kadehleri sohbeti içerek
Yanında sarı leblebi iyi kavrulsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!