Ne tren sesi
Nen martı çığlıkları kalsın kulaklarında
Ne söylenmemiş sözler
Dudaklarında
Her şey benim kurgularımdı
Uçtu meçhule gün batımında
DUYMUYORSUN
seni anlatıyorum aslında sen bilmiyorsun
yazdığımda okuduğumda yaşadığımda
duymuyorsun kayaya vuran dalga sesinde
sana sesleniyorum
BETER YAP
Dur kemancı çalma artık o eski şarkıları
Çalma ki kanamasın dinmiş yaralarım
Dön geriye faytoncu gitmeyelim öteye
Artık anlamı yok maziyi dolaşmanın
YALNIZLIĞIM
Kime düşer ayrılık
Kim çeker yükünü bu şehrin
Her köşe başına düşen yalnızlığı
Kimsesizliği sahipsizliği
gecenin yalnızlığında
bir yıldız tutsun gözlerinden
rüzgar savursun saçlarını
kokun dağılsın çimenlere
ben sensizliğin mahkumu
ciğerlerime düşsün tadı hasretinden
Yine nisan
Yine çiçek yine yağmur
Çıkıyorum caddelerine bu şehrin
Ziyan olmasın diye her damla
Birde kalın bir yelek alıyorum omuzlarıma
Hızlı adımlar atmadan
belki bir gün çıkıp geleceğim
bütün kuraklığını toplayıp mevsimlerin
güneşi de toplayıp üstelik
öylece duracağım sokağının başında
sonra bırakacağım yağmurları
kapının eşiğinden
Bekledim
biliyordum aslında gelmeyeceğini
ama yine de bekledim
deniz tuzu doldu usul usul göz bebeklerime
sonra bir martı çığlık attı
bir güvercin kondu banka
Sonra geçiyor
her şey bir sızıdan ibaret
kalbin tam ortasına isabet eden bir sızı
Geriye kalansa deprem sonrası
kıyılarına vuran tusunamisidir ömrünün…
Günler geçer
Bir balıkçı kasabasında yaşayalım
Sabahın ilk ışıkları suya yansıdığında
Ben akşamdan serdiğim ağlardan balık tutayım
Sen dönüşümü bekle iskelede
Kayığım yanaşırken kıyıya
Işıltılı gözlerine bakayım
meraba şiirlerinizi beğendim.tebrik ederim.ayrıca soyad benzerliğide ilgimi çekti...