Bedenimi bir türlü terk etmiyor rüzgarın
Adını söyleyince hayalin doluşuyor etrafıma
Sensizlikten üşüyorum
Koşumları elmas, zümrüt sırmalarıyla
Melekler gümüş kandillerle dolaşsalar da etrafımda
Hayallerim tatlı tatlı yoruluyorlar sadece
Benimde bir son akşamım olacak; belki beni sende bekleyen
Ya da içimde başkalaştığım bir ben
Kendine küs yarına küs
Direnemeyecek acılarım
Beni kendimde tutamayan bir şeyler kopacak benden
Belki düşeceğim bahtın merdivenlerinden
korkuyorum yalnızlıktan
korkuyorum sensiz yaşamaktan
bir hüzün sarmalında yorgun, sana koşamamaktan
bir de kendimi sensiz gibi görüyor olmaktan korkuyorum..
gece oluyor odamın duvarları deniz oluyor
deniz fırtınaları gibi görünüyorsun
Sevgilim,
Eğer aniden gidersem bu dünyadan
Bil ki sana veda edemem.!
Biliyorsun ama anlatmaya çalışayım;
Bir boşluk geçmesin aramızdan...!
Gittin
Sensiz kaldım
Gözlerimden eriyen buzlar aktı
Rüzgarlar arkadaşım oldu
Çizgileşti yüzüm
Sadece seni andım
“aylardan sonra ilk kez” diye fısıldadı zaman
tenhaydı gece, yine düşlerimdeydin
ağlamayı ve gülmeyi taşıyan anılar
ve sevmeyi unutamamış alnınla
çıkıp geldin
gözpınarların o kadar dolup dolup boşalmış
Düşündün mü bir gün sevebileceğini
Hiç olmadık bir sevdanın çarmıhına gerilip de
Sana küçükken söylenen bir masalın hissettirdiği
Tuhaf bir duygunun ekseninde çırpınabileceğini?
Sevip de söyleyemediğin oldu mu
aysız bir gecede
karanlığa çiziyorum seni ve her şeyi
belki de hayatım tükenirken arıyorum acıların sebebini
ve yaşamın uyanışını hissetmek istercesine
elimde bir kalemle
uçmak
seni tanıdığım ilk an
sesindeki ilk hece
gülümsemen
dağınık kaşlarından fırlayan
estetik bir bakış
umurumda olmayan zaman
Yine bir ilkbahar
yine tepelerin üstü yeşilleniyor
sonra tomurundan ha fışkırdı ha fışkıracak yapraklar
ve çiçeklere doluşan böcekler
sonra daha ezgileşmemiş toprağın ham sesleri duyulacak
haz dediğimiz en ergen en cesur sözcükler kabaracak ağızlarımızdan
hisslerin ve duygularin kaleme döküldügünde renklenmesinin en güzel örnegini sergilemissiniz...