nedendir bu hiddetim
nedendir bu ateşli bir özlemle bekleyişim
içimdeki şiirleri neden yazamıyorum bir türlü
neden hiddetlenir tomurcuklar açarken böyle
neden gecikiyor hep bahar gelmekte
Ardında neşeli çığlık koparan bir saatte
Sabah, bir yerlerden yağmur çağırmalı
Gün ışımalı, çiçekleri gözlerde saplı
Allah’ım bana huzur ver
geçmişimi sil benim
taş gibi inatçı eller sıkmasın artık boğazımı
ve tut saçlarımdan kaldır beni ayağa
yıldız tozları serp karanlık yokuşuma
ve çıkayım bu çıkmazdan
bir yaz günü,
güneşi
siyah bir
tül perdesi gibi
kapatıp da
aniden
gözlemlemek istiyorum
dalgın bakışlı şairleri
berrak suların ışıltısını ve köpüklerini
ah hasretine kurban olduğum!
bilsen ne kayıp geceler yaşarım yokluğunda
yerine bir türlü karşılığını koyamadığım
akıyor yaşlarım
denizin gözbebeğinde
köpük köpük..
sanki sonsuz bir şiire
başlıyor yüreğim
fırtınada bir kuş sürüsü gibi
Soğuk bir yel esiyor
hışırtılı yaprakları manolyanın
yosun tutmuş bir duvar
eteğinde bir yığın solgun yaprak çınarın
ve şiir yazıyor bir adam
elleri zor tutuyor kalemini
sen,
batan güneşin ışıklı bir çiçeği;
gözlerinde başlayan dünyamın
beni hazdan ürpertip sarsan meleği…
bir anlık bakışınla
çıkıyor içimden yalnızlığım
güneş görmüş kar gibi
eriyorum donmuşluktan...!
sonra,
hisslerin ve duygularin kaleme döküldügünde renklenmesinin en güzel örnegini sergilemissiniz...