Ay, uçlarından çekilmiş ince bir çizgi,
Yol, karanlık ve kimi zaman sisli,
Hava, soğuk ve muhtemelen çiğli,
Zaman, dört duvara mahkum gibi,
Kim bilir insan için burada neler gizli.
Sevgi günün birinde bize isabet etti,
Beni seni hiç bizi biz etti,
Zaman bizi de içine aldı ve gitti.
Dünyanın bin bir türlü hali,
Içinde bizler koşturup duruyoruz fani,
Şu uçsuz bucaksız yollardan biri sana çıksa bari,
Senden önce yaşadım diyebilir miyim sahi,
Şu dünyada gözüm görmeyecek olsa dahi,
Yalnız sen yanımda ol inan ki bu kafi.
Bilirim bir lokma ile doyardı karnım,
Dünyalar yetmedi göz ile aldandım,
O vakit başladı dinmez sancım,
Benden mütevellit bu acı kahrım.
Sızlayan, kanayan ve günden güne kararan,
Bir başına dünyaları omuzlayan,
Sol yanımda yumruk kadar dilsiz bir organ.
Yüzünü güneşe dön,
Elini yüreğine koy ve düşün,
Ne kadar karanlık gelecek görüşün,
Bunca yolun içinde yalnızlığa dönüşün,
Yaşanmış onca şeyi maziye gömüşün,
Hafif yağmurlu ılık bir gece,
Üzerinde haki yeşili koyu bir elbise,
İçimizde coşkun ırmaklar misali neşe,
El ele vermiş yürüyoruz karanlığı deşe deşe,
Karamürsel Allah için bırak beni sen söyle ,
Reva mı yıllar sonra bu olanlar bize.
Bu çarpık düzen de,
Nereye gitsem nafile,
Sığınacak bir yer arıyorum kendime,
Karanlık aydınlatıyor zihnimi her gece,
Şu dünyada muvaffak olanlar nerede,
Neden el uzatamaz oldular bizlere,
Vasıta içinde binlerce yolcu,
Hareket halinde milyonlarca durak,
Algı, çevre merkezli esaret,
Duygu, hür bir yaşam,
Materyale bağlı doyum,
Taş yer ve der doydum,
Ne sana ne de sona vardı hikayem,
Bu yüzden dayanılır gibi,
Bildiğin gibi,
Anladığın gibi değil benim hikayem.
Kör değilim fakat göremem geleceğimi ben,
Oysa ki ne çok gören var benim geleceğimi bir bilsen.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!