Halı üzerine ilmek ilmek dokunan bahçe,
Vakitlice serilesin diye yere,
Bir lokma helal ekmek uğruna,
Elden ele dolaştın gündüz gece.
Halı üzerine ilmek ilmek dokunan bahçe,
Koşturmalar,gülüşler ile dolup taşan yazlar,
Bir dolan bir boşalan taşlar,
Gönül doyuran aşklar,
Aç öldüren kışlar.
Taşın kağıt, çivinin kalem olduğu zamanlardı,
Kim bilir ne meşakkatleri vardı.
Bir merkep bir mandaya baktı,
Merkebe yük mandaya saban kaldı.
İnsanoğlu yıllarca idare de gaz yaktı,
O dönemlerde kalemi dans ettiren şairler vardı.
Yeryüzünde adım atabildiğim her yer benim evim,
Bazı yerlere henüz gitmiş değilim,
İnsanları genelde tanımadan severim,
Onlarla tanışmak değil hiç niyetim.
Gökyüzü çatıdır yeryüzünü evi bilen garibe,
Toprağa sırt üstü yattığım an değmeyin keyfime.
Farz-ı misal kör biri,
Külfet değil de nedir gözbebekleri.
Açılmaz kapalı penceresi,
Karanlıktan öte kara perdesi.
Birkaç kitap okudum,
Birkaç şarkı dinledim,
Çok kadınlar sevdim,
İkisi var ki hepsinden çok,
Biri var ki hepsinden fazla,
Birinin adı güvendi ,
Bir namludur keskin soğuk döşümde,
Senin ellerin titrek fakat tetikte,
Hiç düşünme aban tüm gücünle ,
Senden başka bir şey çıkar sanma ,
Açtığın delikten ömrümde.
Yem yeşil yapraklı ulu bir çınar ağacı,
Rüzgarsız bir hava çarşaf gibi deniz,
Denizin yanı başında,
Ağacın altında biz ikimiz.
Yazacak çok şey var,
Fakat asıl olan gergin bekleyiş,
Bir adım,
Bir an,
Atılacak bir adım,
Yaşanacak bir an,
Söylenecek bir söz,
Yaşanacak bir ömür ol.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!