Biz seninle tahin pekmez gibiyiz.
Ayrı kavanozlarda, aynı kütledeyiz.
Ben çokça konulurum tabağa,
Sen az eklenirsin bana.
Kıvamı tutarsa ne ala,
Doyulmaz tadımıza.
Ah! Duygularıma yenilmeden,
Yeşerttiğim adam.
Seni ne üzgün görmek isterim,
Ne de mutlu olmanı.
Böyle bir tufanın içinde,
Nasıl yol alacığımı bile bilmiyorum.
Ey umut kisvesi!
Yapıştın yine yüreğime, arınla… Namusunla…
Yolunda gitmeyen bu hayatta,
Bana gösterdin en acı sofayı, her defasında.
Bir Cuma günüydü.
Ayrılık günüydü…
Ve her gün cumaydı.
Bir haykırışın sesiydi.
Bir sessiz çığlıktı.
Duvarların nem tuttuğu,
Salkımların ıslandığı,
Odaya sahip.
Yorgun ayaklarına rağmen,
Dik duruşlu kadın.
Kimsenin omzuna dayanmadan
Ey kalbim! Geç karşıma otur şöyle,
Seninle konuşalım biraz gelmişe, geçmişe.
Uzun zaman oldu sana diyeceklerim, birikti birer birer.
Dinlersen eğer, anlarsın o zaman sana olan sitemlerimi.
Ey gönlüm! Sessiz dilim!
Kimler ya da kim kırdı seni?
En ücra köşende oturup öyle hüzünlenirsin.
Kime bu öfken kimlere bu burun kıvırman.
Hayat, aynı bir yelpaze gibi
Koca karı öfkesinden sallar
Madam Katarina şöhretinden
Kimisi güneşin yakıcı sıcağından
Kimisi kullanmasını bilmez ama taşır çantasında.
Yavaş yavaş artık kaçıyorum insanlardan.
Ne bir garip rüzgârın kölesi,
Ne de yağmurun esiri olmak.
Güneşi bile unuttum…
Geceler uzun aydınlık.
Kahırla geçen azimli düşmanla,
Ben zaten yolcuydum
Sen fark etmedin
Sonra geçmeyi seçtin
Oysa bu yol çok engebeliydi
Sen yola yaslandın
Ben devrildim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!