Gözlerim sızlar yine sen yoksun.
Ayrılık sanki kapımı çalıyor,
Artık nefes alamıyorum.
Bilirsin seni ne çok ben severim.
Kim bilir kimlere gidiyorsun.
Bilirsin demiş bilirsin
Mutfağın yerini
Yatağını sıcaklığını
Suyun tadını
Acının acısını
Sevdamı üstüme çektim yorgan niyetine…
Gönülde ne hayaller kuruldu ne bahçeler…
Alev alev yandığımı kimse görmedi içinde…
Öldüm de bittim demedim…
Demedim…
Öldüm de bittim demedim…
Çok şey var içimde.
Yaşanmışlıklar, yaşanmamışlıklar.
Pişmanlık kapı arkasında saklanır.
Yastık… Yorgan… bana sarılır.
Kekik kokusu gelir burnuma.
Köyümden uzak dağlardan.
Canımız can pazarında
Üç beş kuruşa…
Bilmez fani, baki olan hayatın kıymetini,
Sonra diz çöker mahşer toprağında.
Aşikârdır oysa
Güneş, kamer durur tepesinde.
İçim içimden geçiyor.
Hayat sanki aşk ile kavga ediyor.
Herkes ya da herkesler seviyor,
Ve ben bu yoksulluğu iliklerime kadar hissediyor.
Bir güzergâh, acelesi olmayan ufuk.
Bekleyeni mabet,
Aşikârda yafta,
Bilinmeyenin içinde bir Utku,
Tecrit edilmiş bir kul.
Yıllar sonra bir kaldırımda ve yağmur altında birbirlerine rastladılar, kadının saçları kısalmış, adamın sakalları uzamış.
ADAM
Merhaba kadifem, değişmiş güzelleşmişsin.
Eskisi gibisin aslında ama şimdi farklı olmuşsun.
Bugün çok dertliyim
Sormayın bana nedendir diye
Kimilerine mezarlıkları açılır
Kimileri mezara giremez diye
Sonunu bilemediğin bir hayatın
Gecenin ayazında oturuyordum yine.
Denizi izlemek ayrı bir sevda türküsü...
Sonra sessizleşti etraf karşımda garip bir çocuk.
“Nasılsın?” dedim,
“İyiyim.” Dedi.
“Seni tanıyorum galiba bir ara yine görmüştüm seni.”
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!