Nilgün Acar Şiirleri - Şair Nilgün Acar

Nilgün Acar

YORGUN AMA GERÇEKTEN ÇOK MUTLU
Mayıs ayını çok severim.Bahar en çok onda belirginleşir.Yazın sımsıcak soluğunu duyumsarsınız.Kışı,sanki hiç gelmeyecekmiş gibi,uzakta bırakırsınız.Çoğu insan için de,çalışmaların en yoğun olduğu,uğraş ve çabalarımızın meyvelerini toplamaya hazırlandığımız bir aydır.Bu yıl,Mayıs ayı bana sanki uzadıkça uzadı gibi gelmişti.Belki,tüm bir çalışma sezonunun,bir yılın yorgunluğunu,yoğunluğunu atmak için,yazdan çok fazla beklentilerimin olmasındandır.Ama o da bitti işte.Güzel bir biçimde bitti.
Bu yıl,birçok alanda birden çalıştım.Sorumluluklarım daha fazlaydı.Bazen,kafamı takacak kadar,tedirgin edici.Bazen,incinecek denli üzücü.Bazen,beklemediğim sürprizler,güzelliklerle dolu.YAŞAMIN KENDİSİYDİ İŞTE.OLDUĞU GİBİ KABUL ETTİĞİM VE YAŞADIĞIM.
Dün sabah erkenden,son kermesimize gittim.Arkadaşlarımın üretimlerini sergiledik.Satmaya çalıştım.Kendi kitaplarımı da.Sanırım insanların alım gücü gittikçe düşüyor.İstediğimce ve beklediğimce talep gelmedi insanlardan.Şöyle bir bakıyorlar,”Tebrik ederim,hepsi çok güzel şeyler.”diyorlar,çekip gidiyorlardı.Kimin adına üzüleceğimi bilemedim.Çok boyutluydu olay.Ama benim içim rahattı.Elimden geldiğince,görevimi yapmaya çalıştım.Çünkü onların,nasıl güçlüklerle,sabırla,inatla üretildiklerini biliyordum.Bu yüzden zaman,zaman tatlı bir zorbalık kullandım,satış yapmak için.
Asıl çok şaşırdığım ve üzüldüğüm,çağırdığım hiç kimsenin gelmediğidir.Ben ve bazı arkadaşlarım,kermesimizi internet üzerinden duyurduk.Sadece ben,İstanbulda yüzelli kişiye davet gönderdim.Binlerce kişinin haberi vardı.Herkesin mi engeli çıktı? Yoksa,acıtıcı bir duyarsızlık mıydı? İkincisi daha ağırlıkta sanırım.ACITICI BİR DUYARSIZLIK! ! ! Ne kötü? Kendi adıma üzülmedim.Engelini,binbir güçlükle aşıp.Bazen eline iğne-şiş-tığ batırıp ağlayarak,ama yılmayarak,çok güzel şeyler üreten o çocuklar-gençler adına üzüldüm.Gerçekten çok mu zor? yılda bir gün,o da,birkaç saat ya da dakika yanımızda olmak,destek vermek,çok mu? Çok mu zor? Sanırım,onlar yaşamla garanti anlaşması imzaladılar? Bazen,inanamıyorum.Birkaç gönüllünün çabalarıyla ayakta duruyor,dönüyor her şey.İyi ki,onlar var.Hep olsunlar,çoğalsınlar.İçimiz rahat.Eminim ki,o gönüllü insanlar ve özverili öğretmenlerimiz.Akşam evlerine gittiklerinde,yorgunluktan ve güneşten biraz hastalandılar,benim gibi.Sonsuz teşekkürler, sevgili güzel insanlar.Teşekkürler,gerçekten özverili,harika öğretmenlerim. Odama döndüğümde,ayakta güç duruyordum.Her yerim ağrıyordu.Yemek yiyecek bile halim yoktu.Sıcak bir banyo ve iyi bir uykuyla,hepsi geride kaldı.İçim rahat.En azından,arkadaşlarımın arkasında-yanındaydım.Onlar için,bir şeyler yapmaya çalıştım.Şimdi yorgun ama mutluyum.GÜLÜMSÜYORUM.
Nilgün ACAR

Devamını Oku
Nilgün Acar

BENİM BABAM GERÇEKTEN VAR MIYDI?

Bu yazıyı yazmayı hiç düşünmemiştim.Bu gün babalar günüymüş.Ve yazmak geldi içimden.BABA! ! ! Bu sözcüğü,şöyle ağız dolusu,varlığım ve yüreğim dolusu söyleyebilmek,ne güzel olurdu kimbilir? Ama ben söyleyemedim.Göreceli olarak vardı elbette babam.Hayatımda ilk anımsadığım şey ise,onunla ilgili.Olayın,konunun ne olduğunu? anımsayamıyorum.Yalnızca,babamın ellerime vurduğu ve benim hiç ağlamadan,inatla ona karşı koyduğum.Ellerimin-yüreğimin-ruhumun acısına sabırla katlandığım.Sonra,annemin beni onun ellerinden,çekip aldığıdır,ilk anım.3-4-5 yaşlarındaydım sanırım.Küçücüktüm ama karşı koyuyordum bir şeylere.Daha ben doğarken istememiş.Erkek doğurmazsan,hiç doğurma diye bağırmış.Acılar-sancılar içindeki,17 yaşında çocuk anneme.Oysa,ilk çocuktum.En güzel armağandım.Ve babam,üniversite mezunu,bir öğretmendi.Daha doğarken,kaleme üç gol birden yemiştim.Aile huzursuzluğu,baba sevgisizliği ve özel durumum.Başkalarına asla izin vermedim.Kız olduğum için zaten istememişti.Özel durumum anlaşılınca,büsbütün dışlandım.Şaşkındım,içimde saklıyordum anlayamadıklarımı.5-6 yaşlarıma dek,olmadık zamanlarda,olmadık yerlerde,birdenbire hıçkırıklarla ağlamaya başlıyordum.Susmuyordum saatlerce.Niye ağladığımı soranlara,yanıt veremiyordum.Ben bilmiyordum ki,onlara ne anlatayım? Sonra,tüm nedenler,suratıma çarpıldı bir gün.Yani anladım ve asla ağlamadım kimsenin yanında,bir daha.Gözlerine bakardım,kendimi ve birazcık sevgi bulmak için.Yoktum.İçine yuvarlanacağımı sandığım,buz gibi karanlıklardı gözleri.Üşürdüm,çok ama çok üşürdüm.Geceleri uyuyamazdım.Yatağımda,pencerenin önünde otururdum.Gökyüzündeki yıldızlara,kentin ışıklarına bakardım.Yıldızlar dökülürdü gözlerimden.Sorular,sorular dönüp dururdu usumda.Yoksa,o benim babam değil mi? diye.Ona benziyordum,anneme benzediğim kadar.Yastığım sırılsıklam olurdu.Ben çok mu kötüydüm? Cezalandırılıyor muydum? Ama o zaman,hiç kimse sevmezdi beni.Oysa çok güzel bir çocuktum.Güzel ve akıllı kızdım.Öyle söylüyorlardı.Umurumda değildi.Ben sevilmek istiyordum,babam tarafından.Bir gün,annem beni yıkadı,tertemiz giydirdi.Kucağına aldı ve babama götürdü.”Bak babası,ne güzel bir kızımız var.”Dedi.Bir masanın başındaydı babam.Başını kaldırdı,bana şöyle bir baktı,aysberklerce dondurucu.Ve “Neye yarar? ”diyerek,işine döndü.Ben,canlı canlı öldürülmüştüm sanki.Yüreğim parçalandı,mağma gözlerimi yaktı,ruhumda şiddeti ölçülemeyecek depremler oluyordu.Ağlamıyordum.Dimdik duruyordum karşısında.O gece de bir türlü sabah olmadı.Hep,NEYE YARAR? tümcesi yankılanıyordu,tüm varlığımda.O isteseydi,ben okula gidebilirdim.İki yakın okul vardı evimize.Ve komşumuz olan,tanıdık öğretmenler.Sadece,tekerlekli sandalyem yoktu.Başkalarının çocuklarını eğiten babam.Bana bir kalem-defter-kitap bile almıyordu.İnanılmazları yaşıyordum hep.İlk kitabımı çıkardığım zaman,ona imzalayıp verdiğimde.Yine buz gibi baktı bana ve hiçbir şey söylemeden,çekip gitti yanımdan.Öylece kalakalmıştım.Niye şiir yazıyorsun? Boş yere uğraşma.Şiir karın doyurmaz ve daha bir sürü şey söylüyordu zaten.İçimden çığlıklar atıyordum.Baba yanımda-önümde-arkamda bulunmalısın.Sana rağmen,sana karşı olmamalı hiçbir şeyim.Seni çok sevmek,eksik kalmamak,istiyorum.Ne olur yüreğimi hep parçalama.Benimle dost ol,gurur duy.Sev, sev, sev,diye.Ona söyleyemiyordum.Azarlamanın,bağırmanın dışında konuşmuyordu benimle.İletişim kurmama izin vermiyordu.Bir süpürge çöpü gibi,kıyıda,köşede büyümüştüm.O evden gitmeye karar vermiştim.Nasıl olsa sığınacak bir çatı,yiyecek bir tabak yemek bulurum dedim kendi kendime.Bir arkadaşımın aracılığıyla,S.H.Ç.K.’na başvurup yerleştim.Ankarada yoktu yaşıma ve durumuma uygun bir yer o zaman.Niğde-Bor’a gidecektim.Çevremdeki herkes.Annem,kardeşlerim,tüm arkadaşlarım,gitme diye ağladılar.Tek babam gitme kızım ben varım demedi.Evdeki son gecemde,odama geldi.Başucuma oturdu.Sadece,”Hakkını helal et.”dedi.Herşeyi,bilerek yaptığını,o anda daha çok anladım.Çok kötü midem bulandı,kusmak istiyordum.Bir an önce başımdan gitmesi için,”Tamam,helal olsun.”dedim.Öpmedi,sarılmadı,elimi tutup,saçımı bile okşamadı.Çekip gitti.Gülüyordum,öbür dünyasını garantilemek istiyordu.BOR…hiç kimseyi tanımadığım,bilmediğim yerdi.Hiç te sevmemiştim.Ama eve dönmeyi,bir an bile düşünmedim.Bayramlarda,özel günlerde,telefon ediyordum babama.Görevimi yapmak için.Her konuşmada,içim ağlıyordu.Paylaşacak bir şeyimiz yoktu.Üç-beş sözcüğü geçmiyordu konuşmalarımız.Darmadağınık oluyordum.Hep soruyorlardı,baban niye seni görmeye gelmiyor? diye.İçimden çok utanarak,yalan söylüyordum insanlara.Babam çok rahatsız,yolculuk yapamıyor diyordum.Son izne gittiğimde,Bor’a geri döneceğim sabah.Kalkmadı bile beni uğurlamaya.Sessizce geçtim odasının kapısından.Son görüşümdü bu.Eve gidemedim çeşitli nedenlerden.Annem geliyordu beni görmeye.Ve her seferinde,ağlamayacağım diye söz veriyordum kendime.Ama annem gider gitmez ağlıyordum.Çok istediğim için,ne yapıp edip,İstanbul’a geldim.Yemin etmiştim,artık yalan söylemeyeceğim diye.Ve söyledim.İnsanlar,anladılar beni.Telefonlarım,dağılıp-parçalanmalarım sürdü,onu kaybedinceye kadar.Kardeşimin evinde,bakıcı bayanla,yapayalnız kalmıştım.Odada tek başımaydım.Korkuyordum,çok korkuyordum.Sanki ruhu gelip,bana kötülük yapacak sanıyordum.Buz gibi gözleri,geliyordu hep gözlerimin önüne.Korkudan ağlıyordum.Hemen bir arkadaşıma mesaj çektim.Babam öldü ve ben çok korkuyorum diye.Saatlerce yazıştık.Yalnız bırakmadı beni.Üzülmüştüm ama gidişi çok şey anlatmadı bana.Hayatımın kabusu bitmişti sanki.Sorular,görevler yoktu artık.Onu çoktan bağışladım.Dilerim,gittiği yerde çok iyidir.Biyolojik ve göreceli babamın,babalar günü kutlu olsun.İçimdeki acı,hüzün tortularından,rengarenk bir buket sunuyorum ona.
Nilgün ACAR 15.06.2008

Devamını Oku
Nilgün Acar

Hüzünlü ve yalnızdım
seni tanıdığımda
sevgiyi yakaladım
yüne baktığımda

gözlerin masmaviydi

Devamını Oku
Nilgün Acar

Bu gün de senden yanıt yok
güz çiçeğim
kuşkular usumu
üzgüler yüreğimi yağmalıyor
tut ki bekleyiş
engizisyon işkencesi

Devamını Oku
Nilgün Acar

Gelişinle
serin sular serptin içime
dünyanın bütün çiçeklerini verdin elime
gülümsedi duvarlar eşyalar ve evrenim
gökkuşağının renkleriyle sarıldı yüreğim
sen ve ben

Devamını Oku
Nilgün Acar

Kalbe ok gibi saplanan tatlı bir bakış
sessiz sözsüz derin bir anlatış
usulca el tutuş özlemle sarılış
işte deli eder insanı bu mutluluk

çocuk şen şakrak gülüyor alabildiğine

Devamını Oku
Nilgün Acar

Ellerinin dilini seviyorum
ve dilinin ellerini
dolaşırken çiçek çiçek tenimde
ulaşırken en uzak gizlerime
lirik bir şiir gibi
konuşurken

Devamını Oku
Nilgün Acar

Bana özürlü bana engelli diyorlar
bir şey yapmadım ki özür dileyeyim
hoş görü ya da bağış isteyeyim
bilincime kendime sahibim
özür dilemiyorum affetmeyin beni
sizi hep ben bağışlıyorum

Devamını Oku
Nilgün Acar

Sen yoksun
aşk benim
değişen yalnızca resimler
sesler mevsimler iklimler
her seferinde içinde yüzmesini yeniden öğrendiğim
göller çağlayanlar ırmaklar denizler

Devamını Oku
Nilgün Acar

Ağlıyorum
tutamıyorlar gözyaşlarıımı
gözleri yok
ağlamıyorlar
ben duyuyorum
tam takır kuruluklarını

Devamını Oku