Nilgün Acar Şiirleri - Şair Nilgün Acar

Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN -? 3
Alanyumda, güzelliklerin ortasında oturuyorum sevgili Tutku. Benim standım da çok güzel. Ama satışlarım, tamamen durdu. Bu: İnsanın moralini bozuyor.
Bu gün, belediye başkanını aradım. Berlindeymiş. En kısa sürede, dışarıda, güzel bir yere taşınmalıyım.
Bu sıkıntılar geçici, biliyorum. Profosyonel çalışma hayatıma, böylesi güzel ve kaliteli bir yerde başlamam iyi oldu. Çok toleranslı davranılıyor bana. Sanırım çabalarımı gördükleri için. Buradaki herkesi seviyorum. Ayrılsam da, gezmeye ve görmeye gelirim. Sanırım bu,kışın olur.
İnsanları izliyorum sürekli. Şimdi, tam önümden, gözleri ışıl ışıl, hızla yürüyen. Yanındaki erkekle, gülerek konuşan, güzel bir genç kadın geçti. Arkasından baktım öylece, yüreğim burkuldu yine. Hüzün duyuyorum ve bazen, gözlerime vuran mağmayı tutamıyorum.
Kimseye göstermiyorum ağladığımı. Nasıl bir açıklama yapabilirim ki? Hem, hiç te gereği yok. O benim acım. Ömrümün sonuna dek te taşıyacağım. Ooff, hiçbir şeyle teselli bulmayan ve geçmeyen, sis gibi yapış yapış bir hüzün.

Devamını Oku
Nilgün Acar

Bu gece yıldızlar çığlık çığlığa ağlıyor
bu gece dünya kıyamete hazırlanıyor
bu gece mısralarım sana hep kan kusuyor
bu gece anılar ölüm fermanı yazıyor
bu gece ruhumda dertli ezgiler çalıyor
bu gece giz duvarları bir bir yıkılıyor

Devamını Oku
Nilgün Acar

Sıcaklığını sun yaşama
çoğu kez bir aynadır
avuç çizgilerin
bir renk daha ekle gökkuşağına
onda gör evrenin resmini
sen tanrısın unutma

Devamını Oku
Nilgün Acar

GAMZE BENİ HEP ARIYOR
Hiçbir gün çalmasa bile. Cuma günleri, herhangi bir saatte, cep telefonum çalar ve açarım.Arayan Gamze’dir. Ve her seferinde, kalbime bir bıçak saplanır. Amansız yürek ağrısıyla, sarsılırım.
Gamze, benim bir küçüğüm olan kardeşimin kızıdır. Gençkızken, güzeller güzeli Demet’in kızı. Gelişim geriliği, tıbbi adını unuttuğum bir hastalığı var. Gamze’nin. Demet onu doğurduğunda, 35 yaşındaydı ve hamileyken de sigarayı bırakmadı. İlk çocuğu Umut’ ta düşük kilolu doğmuştu, sigara dan.
Umut büyürken,çok korkmuştuk annemle. OTİZM belirtileri vardı. Konuştuğumuzda: “ Hayır, benim çocuğumun bir şeyi yok.” Diye kızıp, alınıyordu. 6-7 Yaşında konuştu.
O zamanki olanaklara ve koşullara göre, yaşı geç olduğundan, annem Gamzeyi doğurmamasını söylemişti. Çünkü zaten çalışıyordu, Umut’ta, bakıcıların elindeydi ve bizden uzak bir kentteydiler.
Gamze’ciğim büyüdükçe, hastalığı belirginleşti. Erken emekli oldu kardeşim, çocuklarına bakabilmek için. Gamze hep özel eğitim ve tedavi gördü. Ben o yıllarda, herkesten uzakta, kendi yaşam savaşımımı veriyordum. Biraz Yosun’un dışında, yeğenlerimin büyüdüklerini göremedim.

Devamını Oku
Nilgün Acar

B Ü Y Ü L Ü

Denizden gelen
Mavi gözlü adam
Uzun bir ıslık çalarak
Baktı baktı genç kadına

Devamını Oku
Nilgün Acar

A N N E M! ! !
17 Yıl önce de 9 Mayıs Pazar, yine anneler günüydü. Ve biz seninle, arkadaşımın otomobilinde, bilmediğimiz bir kasabaya doğru yol alıyorduk. Ben, farklı ufuklara yelken açacaktım bir başıma. Asla geri dönmemecesine. Sen tekrar evine, babama dönecektin. 16 – 17 Yıl, benim hiç evim olmayacaktı.
Sana, Anneler günü hediyeni otomobilde vermiştim. Her yıl, Anneler Gününde: Mutlaka sana yeni bir şiir yazmamı isterdin. İstediğini yapardım.
Şimdi, çalışma odamdayım anne, kendi evimde. Ve tam karşımdaki duvarda, çok güzel bir fotoğrafın asılı. Hep bana bakıyorsun. Bazen, konuşuyorum seninle. Artık sana şiir veremiyorum. Ve ANNE konulu, hiçbir şiiri okuyamıyorum. Hemen yaşlar akıyor gözlerimden çünkü.
18 Mart 2006’da gittin. Ailenin en küçüğü sendin ama önce sen gittin. Anne, lütfen sen ve teyzelerimle dayım beni bağışlayın. Kırkını yapmak ve evi boşaltmak için, Buket’le gittiğimizde. Mutfağımıza girmiştik önce. Hani hep seninle orada otururduk ya? Kapıdan girince, karşımdaki kanepemizde, teyzelerim sıralanmışlardı. İçimden, korkunç bir isyanla, boğazıma takılan çığlığı bastırmak için, hemen elimle ağzımı kapattım. HAAYIIIRRR! ! ! NEDEN SEN? ? ? ? ? ? ? ? Diyordu o çığlık.
Anne, sonuçta insan bencildir. O anlarda, ben de bu bencilliği yaşıyordum. Hem de hiç utanmadan. Daha 69 yaşına bile girmemiştin. Bir an önce gitseler de, görmesem şunları diyordum içimden. Oysa, onları da çok seviyordum. Ama sen değillerdi. Her kapı çaldığında, sen geldin sanıyordum. O evi, hiç sensiz görmemiştim ki…

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 42
Tutku, dünyayla tüm bağlantılarımı kestim. İnterneti kapattım. Mesajlar ve yazışmak isteyenler var. Ben istesem de, önemlilerim arasında değil bunlar şimdi. Kendi içime kaçmak ve yazmak istiyorum. Vee kaçtım işte.
Bu gün ilk kez, Oba sahiline gittik Yağmur’la. Hiç te uzak değilmiş. Upuzun bir yürüme yolu var. Yağmur’la oturduk. Ben durur muyum? Hemen keşfe çıktım. Kaçıverdim. Denizi en iyi, en yakından görebileceğim bir yer arıyordum. Artık gidilecek bir yer kalmayınca, Yağmur’u çağırdım telefonla.
O da beni arıyormuş. Bulunduğum yeri söyledim, geldi. Şimdilik, denizin çok yakınına gidebileceğim bir yer göremedim. Ama daha sonra, keşfederim kesinlikle.
Sahil uzak. Caddeden vızır vızır geçen arabaların yüzünden, dalgaların sesini duyamıyorum. Kokusunu bile alamıyorum. Mutlaka bir kolaylığı, bir çıkış yolu olmalı. Neyse, bu gün nasıl gideceğimizi öğrendik. O da bir şey.
Biraz güneşlenmek, sırtımızı ısıtmak istedik Yağmur’la. Bulutlar, bir türlü açılmadı. Rüzgar esti bir de. Dayanabildiğimizce oturduk. Küskün-küskün eve döndük. Yağmur hem bana yemek yaptı. Hem de sıcak çikolata içtik. Ben yeleğimi bile giydim. Hastalığım, tam geçmedi ya, korkuyorum. Aa bir de dışarı baktık ki, güneş çıkmış. Ben, perdeciyi bekleyecektim. Yağmur eve gidecekti, çocuğu kreşten alacaktı. Sonra, başka güneşli bir günde, yine gideriz.

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 40
Sevgili Tutku! Seninle bu: 40. Söyleşimiz. Alanyum’da çalışırken, kaçıncı söyleşimizde kaldığımı, tam anımsayamadığım için, soru imi koyarak, yeniden 1’den başlamıştım. Öğrendim ve artık düzgün gideriz.
Günlerdir, çok hastayım. Zaten bu kış, bir türlü tam iyileşemedim. Ama şimdi, ciddi boyutlarda. Ya virüs aldım, ya da deniz kenarında kaldığım o gece üşüttüm. Bu da, bronşitimi-astımımı kötü tetikledi bu kez. Cuma günü, işe gitmeye hazırlanırken. Apar topar hastaneye gittim. Öyle halsizleşmiştim ki. Beni takip eden doktor bile endişelendi. Hiç üşütmeyecek mişim. Eylül ayında, kesin grip aşısı olacakmışım. Kendimi hep koruyacakmışım. On-onbeş gün sonra, kontrola gidecekmişim. Ama sıkışırsan, hemen gel dedi. İlaç yazdı bir sürü. Hemen aldık.
Ben, geçen güz tam aşı olacaktım.Önce aşı bulamadık. Sonra da, şu domuz gribi ve onun aşısının tehlikeli olduğu olayları filan çıktı. Öylece vazgeçtim. Her türlü durumum nedeniyle, risk grubundayım. Aşı olmam gerektiğini, sağlık ocağındaki doktor da söylemişti.
Ağızdan sıkılan bir ilaç var. Ona, neredeyse hiç gerek duymazdım. Ama şimdi, sürekli yanımda taşıyorum. Çünkü, nefes almakta, sık-sık çok zorlanıyorum. Bu, çok kötü. Üzülüyorum, moralim bozuluyor. Sağlıklı kalmak istiyorum. Tüm gücümle, iyileşmeye çalışacağım. Cumaya kadar, işe gitmeyeceğim.
Belki ondan sonra da, orada çalışmam. Çok problem çıkarılıyor. Otobüsün akşamları Pazar günleri olmaması dışında: Başka başka sorunlar çıkarılıyor. Yani, hep olduğu gibi, sana yaşam hakkı yok deniliyor. Şu taksi parası, belimi bükmese, inadına kalırdım sahilde. Ama sanırım, Belediyenin sahilinde çalışmayacağım. Evim uzak. Ve akülü sandalyem, stand masam konusunda, sorunlar çıkıyor. Beni ekarte etmek istiyorlar.

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 49
Evdeyim sevgili Tutku! Birazcık uğraşsam da, evimin kapısından çıkmayı başarıyorum. Asansör sorunu için de: Ya yardım isteyeceğim, ya da düzgün gelmesi için dua edeceğim. Dilerim, yerle bir gelir, yüksekte kalmaz.
Ardanın rahatsızlığı geçmemiş. Yağmur, geç gelip, erken gitti. Ben, onunla çıkmadım. Çok erken gitmiş oluyorum ve sıkılıyorum. Yolu biliyorum nasılsa. Asansör sorunu da çözümlenir. Çözümletirim. Çözümlenene dek te, yardım isteyeceğim. Allah büyük, ve hep yanımda hissediyorum.
Geç çıkacağım. 18-18,30 arası. Zaten herkes o saatlerde açıyor standını. Benim standım: Beş dakikada kuruluyor. Yardım edecek birisi de var. O zaman, neden oralarda sıkılıyayım?
Zaman zaman. Beni çok şaşırtan olaylar yaşıyorum. Ben göremiyorum ama etrafım meleklerle çevrili. Bir keresinde, evde yalnızdım ve telefonum yere düştü. Telefon, benim için çok önemli. Kapıyı açıp, “ KİMSE VAR MI? LÜTFEN BANA YARDIM EDER MİSİNİZ? ” diye bağırdım. O anda, asansör açıldı. İçinden çıkan kişiler, doğru bana yöneldiler. Ellerinde çanta ve dosya olan, bir bey ve bir bayandı. Otuzlu yaşlarında, temiz yüzlü insanlardı. Bana,hiç tanımadığım Birisini sordular. “BİLMİYORUM. ACABA BANA YARDIM EDR MİSİNİZ? TELEFONUM YERE DÜŞTÜ. VEREBİLİR MİSİNİZ? ” Dedim ve çalışma oda birlikte geldik. Bana telefonumu verip, çıkıp gittiler. Ben bir süre, öylece kaldım.
Arda hastalanmadan bir gün önce, Anar’ın arkadaşı Kuaför Onur geldi yanıma. Çok yakın yerlerde çalışıyormuşuz. Ve Onur’u Alanyum’dan da tanıyordum. Ne gibi sorunlarım olduğunu sordu. Anlattım. Akşam dükkana uğrayın, çocuklar sizi tanısın. Ben olmasam da, yardım ederler dedi. Akşam uğradık. Dükkanın telefon numarasını aldım. Ve dün aradım.Hemen genç bir çocuk geldi. Depodan masamı ve diğer malzemelerimi aldı. Standımı kurdu ve gitti.

Devamını Oku
Nilgün Acar

GÜNLÜĞÜMDEN – 51
Aylar oldu seninle söyleşmeyeli değil mi sevgili Tutku? Hayat tam bir girdaptı. Yaşadıklarımı düşündüğüm zaman, simsiyah bir hüzün doluyor içime. Kalbimi yok eden bir acıya kesiyor her şey. Hani var ya, şu akan gözyaşlarım da olmasa. Kalbim yok diyeceğim ama var işte, ne yazık ki. Keşke olmasaydı. Yanıyor hep. yani: Ben hala İNSAN’IM.
Sevgili Tutku: Mayıs’tan Eylül sonuna dek, belediye’nin bana gösterdiği yerde, tezgah açtım ve çalıştım. Ama hiç yeterli kazanamadım. Bulunduğum yer iyi değildi. Satışlar ve çevremdeki her şey iyi değildi.
Çalıştığın halde, iyi sonuç alamamak çok kötüydü. Heryerim ağrıyarak, saatlerce oturup dil döküyordum turistlere gülümseyerek. Ben çok albeniliyimdir. Karşımdaki insanla iletişimim mükemmeldir. Sonra yıllarca yaptığım bir şey satış yapmak. Sorun bende değildi. Çok kötü bir sezondu. Oysa yazın iyi kazanmalı, kışın rahat etmeliydim.
Rahat etmeyi bırak, çözümlemem gereken o kadar çok sorun çıktı ki karşıma. Şimdi onların altından kalkmaya çalışıyorum. Kesinlikle başarmalıyım.
Tutku, inanılmaz bir tuzağa düşürüldüm. Yalnız yaşayan kadınları, tuzağa düşürüp, para yiyen bir şebeke varmış. Kırk yıl düşünsem, aklıma gelmezdi. Ve ben hala yaşadıklarıma inanamıyorum.

Devamını Oku