görünenin arkası
koskoca bir görünmeyen.
demir kapı,
sağır kulak.
parçalarıdır tamın.
tam tamamlanınca
ruhu kemiren,
gel-git dalgaları.
sabah öğle akşam
bazen akıntı yönünde,
bazen akıntıya karşı.
kum saati içinde
ay ışığı
gecenin karanlığı
uzakta bir far
ışığa yakalanan kedi
umursamadan
çöp kutusundan
görseydim eğer,
ezer miydim.
görmemişçesine,
ezer geçer miydim.
geç de olsa anladım,
karıncalar da ağlarmış meğer.
nefes nefese
telefondaki mikrofonik ses.
uzayıp giden,
gidiş-dönüşlü yollar.
yollarda senaryosu belli,
sonu hep güzel biten düşler.
çekil,
git başımdan şeytan.
bugün
sana hiç uyamam.
eksik yok
bende herşey tamam.
zor da olsa
alışmaya çalışıyorum
yokluğuna.
gittiğin yerden gelme
haber de
salma sakın.
çiçek pasajında,
gözlerinde kahkahalar,
bir cümbüşcü.
kimbilir nereden alıyor bu gücü.
görmüyor ama,
kişileri tanıyabiliyor
bir fincan acı kahve.
kahve deyip de geçme,
kimbilir neler söyler,
dibindeki ılık telve.
Üstat; birbirinden güzel bu yapıtları, sanal alemin gizeminden kurtarıp yapraklar üzerinde ölümsüzleştirmeyi hiç düşündünüz mü? .. Sözcükler, mısralarınızda can bularak adeta vals yapıyor...Piştiğiniz, mısralarınızda açıkça görülüyor. Hatta, hatta yanıyorsunuz! .. Bence adınız artık Türk Edebiyatı ...