kuşlar gibi uçup gitsem
gökyüzünü delip geçsem
erişir mi kötülükler.
kör kurşunla düşer miyim
döne döne iner miyim
bekliyor mu kötülükler.
öyle bir içten sarılmış,
öyle bir yapışmış ki
arsız sarmaşık,
nefes aldırmıyor güle.
sanki,
sırılsıklam aşık.
soğuk bir kış günü,
Kadıköy-Karaköy vapurunu
savaşmadan işgal etti
savaşçı martılar.
yol boyu
zafer çığlıkları attılar.
tırnakları uzamış,
küt ve kalın parmaklar.
hava kararmaya yakın.
cam kenarına oturmuş
gelen geçeni izliyor.
besbelli canım,
bebek kokulu,
bebek gibi saf
bebek gibi küçük
ama gün geçtikçe
gelişen sevdalar.
ilk görüş,ilk bakış
cebim delik,
işim gücüm zarar.
üstelik hepsi de
peşin para..
istesem de
alamam ki..
oralarda yazmak,
yazdıklarını göndermek,
sana çok zor gelse gerek.
demek,
bekleyişler,
mektup yolu gözleyişler
atıyorum oltamı
Galata'dan denize.
çırpınıp duruyor,
yosun kokulu deniz
avucumun içinde..
yükseklerde
göğüs sıkıştıran
karabasan bulutlar.
kulaklarda,
tuzlu suya demir atmış
deniz kabuğu uğultusu.
yıldızların
denizde balık olduğu,
dalgaların yalpaladığı
sarhoş geceler.
cır cır böcekleri,
böyle gecelerde
Üstat; birbirinden güzel bu yapıtları, sanal alemin gizeminden kurtarıp yapraklar üzerinde ölümsüzleştirmeyi hiç düşündünüz mü? .. Sözcükler, mısralarınızda can bularak adeta vals yapıyor...Piştiğiniz, mısralarınızda açıkça görülüyor. Hatta, hatta yanıyorsunuz! .. Bence adınız artık Türk Edebiyatı ...